Abese suresi – Karşılaştırmalı meal
Karşılaştırmalı Kur’an Mealleri
ABESE SURESİ
Ali Bulaç | Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla |
Diyanet Vakfı | Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla. |
Elmalılı Hamdi Yazır | Bismillahirrahmanirrahim |
Süleyman Ateş | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.. |
Yaşar Nuri Öztürk | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla… |
Ali Bulaç | 1- Surat astı ve yüz çevirdi; |
Diyanet Vakfı | l. (Peygamber), yüzünü ekşitti ve geri döndü. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 1-Ekşidi (yüzünü ekşitti) ve döndü. |
Süleyman Ateş | 1. Surat astı ve döndü; |
Yaşar Nuri Öztürk | 1 Yüzünü ekşitti ve öteye döndü; |
Ali Bulaç | 2- Kendisine o kör geldi diye. |
Diyanet Vakfı | 2. Âmânın kendisine gelmesinden ötürü |
Elmalılı Hamdi Yazır | 2-Ona ama geldi diye. |
Süleyman Ateş | 2. Kör geldi diye. |
Yaşar Nuri Öztürk | 2 Yanına kör adam geldi diye. |
Ali Bulaç | 3- Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak? |
Diyanet Vakfı | 3. Belki o temizlenecek, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 3-Ne bilirsin, belki o temizlenecek. |
Süleyman Ateş | 3. Ne bilirsin belki o arınacak? |
Yaşar Nuri Öztürk | 3 Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek. |
Ali Bulaç | 4- Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak. |
Diyanet Vakfı | 4.Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 4-Veya öğüt alacak da öğüt kendisine fayda verecek. |
Süleyman Ateş | 4. Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak. |
Yaşar Nuri Öztürk | 4 Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak. |
Ali Bulaç | 5- Fakat kendini müstağni gören (hiç bir şeye ihtiyacı olmadığını sanan) ise, |
Diyanet Vakfı | 5. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 5-Ama ihtiyaç duymayana gelince, |
Süleyman Ateş | 5. Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince; |
Yaşar Nuri Öztürk | 5 O, kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görene gelince, |
Ali Bulaç | 6- İşte sen, onda ‘yankı uyandırmaya’ çalışıyorsun. |
Diyanet Vakfı | 6. Sen ona yöneliyorsun, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 6-sen onun sesine özeniyorsun. |
Süleyman Ateş | 6. Sen ona yöneliyorsun. |
Yaşar Nuri Öztürk | 6 Ki sen ona yöneliyorsun; |
Ali Bulaç | 7- Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne? |
Diyanet Vakfı | 7. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 7-Onun temizlenmemesinden sana ne! |
Süleyman Ateş | 7. Onun arınmamasından sana ne? |
Yaşar Nuri Öztürk | 7 Sana ne onun arınmasından! |
Ali Bulaç | 8- Ama koşarak sana gelen ise, |
Diyanet Vakfı | 8. Fakat koşarak sana gelen , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 8-Ama sana can atarak gelen, |
Süleyman Ateş | 8. Fakat koşarak sana gelen, |
Yaşar Nuri Öztürk | 8 O, koşarak sana gelen var ya; |
Ali Bulaç | 9- Ki o, ‘içi titreyerek korkar’ bir durumdadır; |
Diyanet Vakfı | 9. Ve (Allah’tan) korkarak gelenle , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 9-içinde saygı duyarak gelmişken, |
Süleyman Ateş | 9. Saygılı olarak gelmişken, |
Yaşar Nuri Öztürk | 9 Odur içine ürperti düşen. |
Ali Bulaç | 10- Sen ona aldırış etmeden oyalanıyorsun. |
Diyanet Vakfı | 10.Sen onunla ilgilenmiyorsun. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 10-sen ondan tegafül ediyor (ona ilgi göstermiyor) sun. |
Süleyman Ateş | 10. Sen onunla ilgilenmiyorsun. |
Yaşar Nuri Öztürk | 10 Sen ona aldırmazlık ediyorsun. |
Ali Bulaç | 11- Hayır; çünkü o (Kur’an), bir öğüttür. |
Diyanet Vakfı | ll. Hayır! Şüphesiz bunlar bir öğüttür, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 11-Hayır, hayır, sakın! Çünkü o (Kur’an) bir öğüttür. |
Süleyman Ateş | 11. Hayır (olmaz böyle şey); o (ayetler), bir hatırlatmadır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 11 Hayır, hiç de öyle değil! O, bir düşündürücüdür. |
Ali Bulaç | 12- Artık dileyen, onu ‘düşünüp-öğüt alsın.’ |
Diyanet Vakfı | l2.Dileyen ondan (Kur’an’dan) öğüt alır, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 12-Artık onu dileyen düşünsün! |
Süleyman Ateş | 12. Dileyen onu düşünüp öğüt alır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 12 Dleyen onu düşünüp öğüt alır. |
Ali Bulaç | 13- O (Kur’an), ‘şerefli-üstün’ sahifelerdedir. |
Diyanet Vakfı | l3.O, değerli sahifelerdir, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 13-Değerli sayfalarda, |
Süleyman Ateş | 13. (O öğüt) Sahifeler içindedir: Değer verilen, |
Yaşar Nuri Öztürk | 13 Kutsanan-bereketli sayfalardadır o. |
Ali Bulaç | 14- Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar) kılınmış. |
Diyanet Vakfı | l4.Tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 14-yüksek tutulan tertemiz sayfalarda, |
Süleyman Ateş | 14. Saygı ile yükseltilen, tertemiz (sayfalar) |
Yaşar Nuri Öztürk | 14 Yüceltilen, tertemiz sayfalarda, |
Ali Bulaç | 15- Katiplerin ellerinde. |
Diyanet Vakfı | l5.Kâtiplerin ellerindedir , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 15-yazıcıların ellerinde, |
Süleyman Ateş | 15. Yazıcıların ellerinde: |
Yaşar Nuri Öztürk | 15 Yazıcıların ellerinde; |
Ali Bulaç | 16- (Ki onlar,) Üstün değerli, ‘iyilik ve dürüstlük sembolü.’ |
Diyanet Vakfı | l6.Değerli ve güvenilir katiplerin. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 16-şerefli, takva sahibi yazıcıların. |
Süleyman Ateş | 16. Değerli, iyi (yazıcıların). |
Yaşar Nuri Öztürk | 16 Ak-pak, mübarek yazıcıların. |
Ali Bulaç | 17- Kahrolası insan, ne kadar nankördür. |
Diyanet Vakfı | 17. Kahrolası insan! Ne inkârcıdır! |
Elmalılı Hamdi Yazır | 17-O kahrolası insan ne nankör şeydir! |
Süleyman Ateş | 17. Kahrolası insan, ne kadar da nankördür! |
Yaşar Nuri Öztürk | 17 Kahrolası insan, ne kadar da nankördür! |
Ali Bulaç | 18- (Allah) Onu hangi şeyden yarattı? |
Diyanet Vakfı | 18. Allah onu neden yarattı? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 18-O yaratan, onu hangi şeyden yarattı? |
Süleyman Ateş | 18. (Allah) Onu hangi şeyden yarattı? |
Yaşar Nuri Öztürk | 18 Hangi şeyden yarattı onu? |
Ali Bulaç | 19- Bir damla sudan yarattı da onu ‘bir ölçüyle biçime soktu.’ |
Diyanet Vakfı | 19. Bir nutfeden (spermadan) yarattı da ona şekil verdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 19-Bir damla sudan yarattı da biçimine koydu onu. |
Süleyman Ateş | 19. Nutfe (sperm)den. Onu yarattı, ona biçim verdi. |
Yaşar Nuri Öztürk | 19 Bir spermden! Yarattı onu, ölçülendirip biçimlendirdi onu. |
Ali Bulaç | 20- Sonra ona yolu kolaylaştırdı. |
Diyanet Vakfı | 20. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 20-Sonra ona kolaylaştırdı yolunu. |
Süleyman Ateş | 20. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 20 Sonra, yolu kolaylaştırdı ona, |
Ali Bulaç | 21- Sonra onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü. |
Diyanet Vakfı | 21. Sonra onun canını aldı ve kabre soktu. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 21-Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü. |
Süleyman Ateş | 21. Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu. |
Yaşar Nuri Öztürk | 21 Sonra öldürdü onu, kabre koydurdu onu. |
Ali Bulaç | 22- Sonra dilediği zaman onu diriltir. |
Diyanet Vakfı | 22. Sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 22-Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltecektir. |
Süleyman Ateş | 22. Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırdı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 22 Sonra dilediği zaman diriltip ortaya çıkardı onu. |
Ali Bulaç | 23- Hayır; ona (Allah’ın) emrettiğini yerine getirmedi. |
Diyanet Vakfı | 23. Hayır! (İnsan) Allah’ın emrettiğini yapmadı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 23-Hayır, hayır doğrusu o, O’nun emrini tam yerine getirmedi. |
Süleyman Ateş | 23. Hayır, insan, O’nun kendisine emrettiğini yapmadı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 23 Hayır, hayır! O, O’nun kendisine emrettiğini hiç yerine getirmedi. |
Ali Bulaç | 24- Bir de insan, yediğine bir bakıversin; |
Diyanet Vakfı | 24. İnsan, yediğine bir baksın! |
Elmalılı Hamdi Yazır | 24-Bir de o insan yiyeceğine baksın! |
Süleyman Ateş | 24. İnsan şu yiyeceğine baksın. |
Yaşar Nuri Öztürk | 24 Hadi, bakıversin insan, kendi yiyeceğine! |
Ali Bulaç | 25- Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık, |
Diyanet Vakfı | 25.Yağmurlar yağdırdık, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 25-Biz, o suyu bir döküş (bol bol) dökmekteyiz. |
Süleyman Ateş | 25. Biz suyu iyice döktük. |
Yaşar Nuri Öztürk | 25 Biz suyu döktük de döktük. |
Ali Bulaç | 26- Sonra yeri yardıkça yardık; |
Diyanet Vakfı | 26.Sonra toprağı göz göz yardık, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 26-Sonra o yeryüzünü bir yarış (iyiden iyiye) yarmaktayız. |
Süleyman Ateş | 26. Sonra toprağı güzelce yardık da, |
Yaşar Nuri Öztürk | 26 Sonra yeryüzünü yardık da yardık. |
Ali Bulaç | 27- Böylece onda taneler bitirdik, |
Diyanet Vakfı | 27.Bu suretle orada ekinler bitirdik, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 27-Bu şekilde orada daneler, |
Süleyman Ateş | 27. Orada bitirdik: Dane, |
Yaşar Nuri Öztürk | 27 Ardından orada dâneler bitirdik. |
Ali Bulaç | 28- Üzümler, yoncalar, |
Diyanet Vakfı | 28.Üzümler ,yoncalar , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 28-üzümler ve yoncalar, |
Süleyman Ateş | 28. Üzüm, yonca, |
Yaşar Nuri Öztürk | 28 Üzümler, yoncalar, |
Ali Bulaç | 29- Zeytinler, hurmalar, |
Diyanet Vakfı | 29.Zeytinlikler, hurmalıklar , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 29-zeytinlikler ve hurmalıklar, |
Süleyman Ateş | 29. Zeytin, hurma, |
Yaşar Nuri Öztürk | 29 Zeytinlikler, hurmalıklar, |
Ali Bulaç | 30- Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler. |
Diyanet Vakfı | 30. İri ve sık ağaçlı bahçeler, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 30-afaka ser çekmiş dilber (gönül alan) bahçeler, |
Süleyman Ateş | 30. İri ve gür bahçeler, |
Yaşar Nuri Öztürk | 30 Gür çimenli, bol ağaçlı bahçeler, |
Ali Bulaç | 31- Meyveler ve otlaklıklar, |
Diyanet Vakfı | 31. Meyveler ve çayırlar bitirdik. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 31-meyveler, çayırlar; neler yetiştirmekteyiz. |
Süleyman Ateş | 31. Meyva ve çayır; |
Yaşar Nuri Öztürk | 31 Meyve, otlak/sebze. |
Ali Bulaç | 32- Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere. |
Diyanet Vakfı | 32. (Bütün bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 32-Sizin ve davarlarınızın yararlanması için. |
Süleyman Ateş | 32. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. |
Yaşar Nuri Öztürk | 32 Sizin ve hayvanlarınızın yararına. |
Ali Bulaç | 33- Fakat ‘kulakları patlatırcasına olan o gürleme’ geldiği zaman, |
Diyanet Vakfı | 33. Kulakları sağır eden o ses geldiğinde, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 33-Ama o sayha (gürültüsünü dinletecek bela) geldiği zaman, |
Süleyman Ateş | 33. Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman, |
Yaşar Nuri Öztürk | 33 Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde, |
Ali Bulaç | 34- Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; |
Diyanet Vakfı | 34. İşte o gün kişi kardeşinden, kaçar. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 34-kişinin kaçacağı gün kardeşinden, |
Süleyman Ateş | 34. İşte o gün kişi kaçar: kardeşinden, |
Yaşar Nuri Öztürk | 34 Bir gün ki o, kişi öz kardeşinden kaçar, |
Ali Bulaç | 35- Annesinden ve babasından, |
Diyanet Vakfı | 35 .Annesinden, babasından, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 35-anasından, babasından, |
Süleyman Ateş | 35. Anasından, babasından, |
Yaşar Nuri Öztürk | 35 Öz annesinden, öz babasından, |
Ali Bulaç | 36- Eşinden ve çocuklarından, |
Diyanet Vakfı | 36.Eşinden ve çocuklarından . |
Elmalılı Hamdi Yazır | 36-karısından ve oğullarından. |
Süleyman Ateş | 36. Eşinden ve oğullarından. |
Yaşar Nuri Öztürk | 36 Eşiden, oğullarından. |
Ali Bulaç | 37- O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. |
Diyanet Vakfı | 37. O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 37-Onlardan her kişinin o gün başından aşan bir işi vardır. |
Süleyman Ateş | 37. O gün, onlardan her kişinin, kendisine yeter derecede işi vardır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 37 O gün onlardan her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır. |
Ali Bulaç | 38- O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır; |
Diyanet Vakfı | 38. O gün bir takım yüzler parıl parıl, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 38-O gün yüzler vardır ışılar, |
Süleyman Ateş | 38. Yüzler var ki o gün parıl parıl, |
Yaşar Nuri Öztürk | 38 Yüzler vardır o gün, pırıl pırıl, |
Ali Bulaç | 39- Güler ve sevinç içindedir. |
Diyanet Vakfı | 39.Güler ve sevinir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 39-güler, sevinir. |
Süleyman Ateş | 39. Güleç, sevinçli. |
Yaşar Nuri Öztürk | 39 Gülen, müjdelerle parıldayan. |
Ali Bulaç | 40- Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür. |
Diyanet Vakfı | 40. Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 40-Yüzler de vardır, üzerinde tor toz. |
Süleyman Ateş | 40. Yüzler de var ki o gün tozlanmış. |
Yaşar Nuri Öztürk | 40 Ve yüzler vardır o gün toza-toprağa bulanmış. |
Ali Bulaç | 41- Bir karartı sarıp-kaplamıştır. |
Diyanet Vakfı | 41.Hüzünden kapkara kesilmiştir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 41-Onu bir kara sarar. |
Süleyman Ateş | 41. Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli). |
Yaşar Nuri Öztürk | 41 Tozu-toprağı da bir is bürümüştür. |
Ali Bulaç | 42- İşte onlar da, kafir, facir olanlardır. |
Diyanet Vakfı | 42.İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 42-İşte onlardır, o kafirler, facirler (yoldan sapmış günahkarlar). |
Süleyman Ateş | 42. İşte onlar kafirler, Hak’tan sapanlardır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 42 İşte bunlardır küfre sapanlar, kötülüğe batanlar. |
http://www.kuranikerim.gen.tr sitesinden alınmıştır.
Abese suresi – Karşılaştırmalı meal