Akaid ve kelam
Akaid ve kelam, İslam dininin inanca ilişkin, yani itikadi hükümlerini ele alan ilim olarak tanımlanabilir.
Ancak tarihi süreç içerisinde, iman esaslarından özet olarak, tartışmaya girmeden, sadece Kur’an ve hadislerde yer alan bilgileri aktarmak suretiyle bahseden ilme akaid, bu esasları akıl ışığında inceleyen, delillendiren, bunun yanı sıra doğrudan doğruya inanca ilişkin bir mesele olmasa da iman esaslarının açıklanması, ispatı ve savunmasına yardımcı olacak konuları da ele alan ilme ise kelam denilmiştir. Yani takip edilen metottaki farklılaşmaya dayanarak akaid ve kelamı ayırmak, kelamın, akaidin bir ileri aşaması olduğunu söylemek mümkündür.
Akaid ve Kelamın Konusu
Dini hukumlerden bahsedilirken ifade edildiği uzere, Hz. Peygamber’in Allah Teala’dan getirdiği kesin olan, manası acık Kur’an ayetleri ve mutevatir Sunnet’le ortaya konulmuş tum dini hukumlere iman etmek zorunludur. Bu acıdan bakıldığında iman edilecek hususları tek tek saymak cok kolay değildir. Ancak bunlar arasında doğrudan inançla alakalı olan meseleler, öğretimde kolaylık sağlamak ve akılda kalmasına imkan vermek icin, Hz. Peygamber’in hadislerinden de istifade ile kısaca altı iman esası şeklinde ifade edilmiştir.
Akaid ve kelamın esas konusunu da bu altı ilke ve bunlara ilişkin meseleler oluşturur. Ancak geleneğimizde altı iman esası üç ana başlık altında toplanmıştır.
Kadere iman, özünde Allah’ın ilim, irade, kudret sıfatlarına ve yaratıcılığına iman olduğu için, bu esas Allah’a iman ile bir arada düşünülerek ikisine birlikte ilâhiyyât (uluhiyetle ilgili meseleler) denilmiştir.
Kitaplara iman, peygamberler ve onlara vahyedildiğine iman etmekle ilişkili olduğu için bu iki esas birleştirilerek nübüvvât (peygamberlikle ilgili meseleler) adını almıştır.
Son olarak ahiret ve meleklere imanın her ikisi de gayb konusu olduğu ve bunlar hakkında ancak nassa dayanarak bilgi sahibi olunabileceği için bu ikisi de sem’iyyât şeklinde isimlendirilmiştir. Akaidin konusu işte bu başlıklardan ibarettir.
Kelam ise akaide göre biraz daha geniş kapsamlıdır. Doğrudan doğruya inanç konusu olan, dinî esasları oluşturan yukarıdaki üç başlık altındaki hususlar, kelamın da ana konularıdır ve bunlara mesâil (temel meseleler) ya da makâsıd (amaçlar) adı verilir. Ana konuları ele alma metodundaki farklılıktan dolayı kelam, akaidden farklı ve ona ek olarak bu ana konuların yanında onların anlaşılması, açıklanması ve ispatına temel teşkil eden veya yardımcı olan, varlık gibi başka alanlara ilişkin bilgileri de konu edinir ki bunlara da vesâil (ana konuları incelemeye, hedeflere ulaşmaya yardımcı ve aracı konular) denir. Mesela: “Allah vardır, birdir. Hz. Muhammed onun peygamberidir. Öldükten sonra dirilmek haktır.” gibi esaslar, kelam ilminin temel meseleleridir.
Allah’ın varlığını ispatlamak için varlık üzerine düşünerek ve onu inceleyerek ulaşılan: “Âlemde bir değişme ve başkalaşma söz konusudur, öyleyse o sonradan meydana gelmiştir, böyle olanın da bir yaratıcısı olmalıdır.” gibi bilgiler ise temel meseleleri açıklamaya ve kanıtlamaya yarayan aracı bilgilerin örneğidir. Buna göre kelamın ele aldığı bütün konuları içeren bir tanım şu şekilde yapılabilir:
Allah’ın zatından, sıfatlarından, peygamberliğe ilişkin meselelerden, başlangıç ve son (mebde ve meâd) itibariyle yaratılmışların hâllerinden İslam ilke ve esaslarına göre bahseden ilim.
Akaid ve Kelamın Amacı
Akaid ve kelamın öncelikli gayesi, iman esaslarının açıklamasını yapmak, bunları yorumlamak, gerek akli gerekse naklî delillerle bunların ispatını gerçekleştirmek, aynı zamanda savunmaktır. Bu şekilde, sapkın düşünce sahiplerinin İslam’a ve kutsal değerlerine yönelik itirazlarını delillerle çürütüp onlara cevap vermek, iman esaslarını sarsıntıya uğramaktan korumak mümkün olacaktır.
Bu açıklama, yorum, ispat ve savunmanın yapılmasıyla, bireylere yönelik olarak da bazı hedefler gözetilmiştir. Bunların en başta geleni, mümin olan bir kişiye inanç konusunda gerekli ve yeterli bilgiyi sağlayarak onun imanını gerçek, sağlam ve sarsılmaz (yakinî ve tahkikî) bir iman seviyesine yükseltmektir.
Birey, akaid ve kelam sayesinde elde ettiği sağlam inanç bilgisi ve imanıyla, İslam inançlarına aykırı sapık akım ve cereyanlardan, her çeşit hurafe ve batıl inançlardan kurtulur veya korunur.
Akaid ve kelam gerek samimi müminlerde ortaya çıkabilecek bazı şüphe, tereddüt ve itirazları, gerekse İslam dışı din ve düşünce sistemlerini benimseyenlerin ileri süreceği kasıtlı şüphe ve itirazları göğüsler. Bu şekilde bir yandan doğru yolu arayanlara yol göstermeyi, diğer yandan da inanmamakta direnen veya İslam itikadını bulandırmak isteyenleri reddetmeyi hedefler.
Allah’tan başka ilah, yaratıcı ve mutlak otorite olmadığı bilincini (tevhidi) insanlara verebilen akaid ve kelam, öncelikle Allah’a, buna bağlı olarak onun yarattığı evrene ve mahlûkata karşı görev ve sorumluluklarının bilincinde bireyler inşa etmeye çalışır. Zira sağlam ve sağlıklı, delillerle güçlendirilmiş bir imanın kişinin pratik hayatı üzerinde etkisi olabilecek, insan ancak böyle bir şuurla gerçek manada kulluk vazifelerini yerine getirebilecektir.
Bu hedefleri gerçekleştiren akaid ve kelamın nihai amacı ise, diğer tüm dinî ilimlerde olduğu gibi, asıl ve yegâne gaye olan dünya ve ahiret mutluluğunun elde edilmesini sağlamaktır.
İnanç ilkelerini anlama ve yorumlama, inanç ilkelerini delillendirme ve ispat ve nihayetinde inanç ilkelerini savunma dünya ve ahiretteki mutluluğu getirecektir ki bu gayretlerin tamamı akaid ve kelam ilminin amacıdır.
Akaid ve kelam