Beled suresi – Karşılaştırmalı meal
Karşılaştırmalı Kur’an Mealleri
BELED SURESİ
Ali Bulaç | Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla |
Diyanet Vakfı | Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla. |
Elmalılı Hamdi Yazır | Bismillahirrahmanirrahim |
Süleyman Ateş | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.. |
Yaşar Nuri Öztürk | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla… |
Ali Bulaç | 1- Hayır; bu şehre yemin ederim, |
Diyanet Vakfı | l. Andolsun bu beldeye , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 1-Yo… yemin ederim bu beldeye! |
Süleyman Ateş | 1. Yoo, and içerim bu kente, |
Yaşar Nuri Öztürk | 1 Yemin ederim bu kente ki, iş onların sandığı gibi değildir! |
Ali Bulaç | 2- Ki sen, bu şehirde oturmakta iken, |
Diyanet Vakfı | 2. Ki sen bu beldedesin , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 2-Sen bu beldede oturmaktayken. |
Süleyman Ateş | 2. Ki sen bu şehire girmekte(burada yaşamakta)sın. |
Yaşar Nuri Öztürk | 2 Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin. |
Ali Bulaç | 3- Babaya ve doğan-çocuğa da. |
Diyanet Vakfı | 3. Ve andolsun babaya ve ondan meydana gelen çocuğa, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 3-Ve baba ile çocuğuna ki, |
Süleyman Ateş | 3. Ve (and içerim) doğurucuya ve doğurduğuna ki, |
Yaşar Nuri Öztürk | 3 Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki, |
Ali Bulaç | 4- Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık. |
Diyanet Vakfı | 4. Biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 4-gerçekten Biz insanı bir sıkıntı içinde yarattık. |
Süleyman Ateş | 4. Biz insanı zorluk arasında yarattık. |
Yaşar Nuri Öztürk | 4 Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık. |
Ali Bulaç | 5- O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? |
Diyanet Vakfı | 5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 5-O, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? |
Süleyman Ateş | 5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? |
Yaşar Nuri Öztürk | 5 O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir! |
Ali Bulaç | 6- O: ‘Yığınla mal tüketip-yok ettim’ diyor. |
Diyanet Vakfı | 6. “Pek çok mal harcadım” diyor. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 6-O: “Ben yığın yığın mal telef ettim.” diyor. |
Süleyman Ateş | 6. (Gösteriş ve övünme için) “Ben birçok mal telef ettim” diyor. |
Yaşar Nuri Öztürk | 6 “Yığınlarla mal telef ettim!” diyor. |
Ali Bulaç | 7- Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor? |
Diyanet Vakfı | 7. Kimse onu görmedi mi sanıyor? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 7-Onu bir gören olmadı mı sanıyor? |
Süleyman Ateş | 7. Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? |
Yaşar Nuri Öztürk | 7 Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? |
Ali Bulaç | 8- Ona iki göz vermedik mi? |
Diyanet Vakfı | 8. Biz ona iki göz vermedik mi? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 8-Vermedik mi Biz ona iki göz? |
Süleyman Ateş | 8. Biz ona vermedik mi: İki göz |
Yaşar Nuri Öztürk | 8 Biz ona vermedik mi iki göz, |
Ali Bulaç | 9- Bir dil ve iki dudak? |
Diyanet Vakfı | 9. Bir dil ve iki dudak , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 9-Bir dil ve iki dudak? |
Süleyman Ateş | 9. Bir dil, iki dudak? |
Yaşar Nuri Öztürk | 9 Bir dil, iki dudak? |
Ali Bulaç | 10- Biz ona ‘iki yol-iki amaç’ gösterdik. |
Diyanet Vakfı | 10. Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik . |
Elmalılı Hamdi Yazır | 10-Ona iki de tepe gösterdik. |
Süleyman Ateş | 10. Ona iki tepeyi (anasının iki memesini emmenin veya hayır ve şerrin yolunu) gösterdik. |
Yaşar Nuri Öztürk | 10 Kılavuzladık onu iki tepeye. |
Ali Bulaç | 11- Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi. |
Diyanet Vakfı | 11. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 11-Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi. |
Süleyman Ateş | 11. Fakat o, sarp yokuşa atılamadı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 11 Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o. |
Ali Bulaç | 12- Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir? |
Diyanet Vakfı | 12.O sarp yokuş nedir bilir misin? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 12-Bildin mi, nedir o sarp yokuş? |
Süleyman Ateş | 12. Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? |
Yaşar Nuri Öztürk | 12 Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir? |
Ali Bulaç | 13- Bir boynu çözmek (bir köleye özgürlük vermek)tir; |
Diyanet Vakfı | 13. Köle azat etmek, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 13-Esir bir boyun kurtarmak (bir köle azad etmek) |
Süleyman Ateş | 13. Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek, |
Yaşar Nuri Öztürk | 13 Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o. |
Ali Bulaç | 14- Ya da açlık gününde doyurmaktır, |
Diyanet Vakfı | 14.Veya açlık gününde yemek yedirmektir, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 14-Ya da salgın bir açlık gününde yemek yedirmektir. |
Süleyman Ateş | 14. Yahut açlık gününde doyurmaktır: |
Yaşar Nuri Öztürk | 14 Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o, |
Ali Bulaç | 15- Yakın olan bir yetimi, |
Diyanet Vakfı | 15.Yakınlığı olan bir yetime |
Elmalılı Hamdi Yazır | 15-Yakınlığı olan bir yetime |
Süleyman Ateş | 15. Akraba olan yetimi, |
Yaşar Nuri Öztürk | 15 Yakındaki bir yetimi, |
Ali Bulaç | 16- Veya sürünen bir yoksulu. |
Diyanet Vakfı | 16.Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 16-veya toprak döşenen (hiçbir varlığı olmayan) bir yoksula. . . |
Süleyman Ateş | 16. Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu. |
Yaşar Nuri Öztürk | 16 Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu. |
Ali Bulaç | 17- Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. |
Diyanet Vakfı | 17. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 17 Sonra da o iman edip de sabrı tavsiyeleşen ve merhamet tavsiyeleşenlerden olamadı. |
Süleyman Ateş | 17. Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak. |
Yaşar Nuri Öztürk | 17 Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o. |
Ali Bulaç | 18- İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meymene). |
Diyanet Vakfı | 18. İşte bunlar sağdakilerdir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 18-İşte onlardır meymenet sahipleri (kitapları sağ taraflarından verilecekler). |
Süleyman Ateş | 18. İşte onlar sağın adamlarıdır (Kitabı sağından verilen uğurlu kişilerdir). |
Yaşar Nuri Öztürk | 18 İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları. |
Ali Bulaç | 19- Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş’eme). |
Diyanet Vakfı | 19. Ayetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 19-Ayetlerimizi inkar edenler ise, onlardır işte şeamet sahipleri (uğursuz kimseler). |
Süleyman Ateş | 19. Ayetlerimizi tanımayanlar ise solun adamlarıdır (Kitabı solundan verilen uğursuz kişilerdir). |
Yaşar Nuri Öztürk | 19 Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır. |
Ali Bulaç | 20- ‘Kapıları kilitlenmiş’ bir ateş onların üzerinedir. |
Diyanet Vakfı | 20. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 20-Üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacak. |
Süleyman Ateş | 20. Onlara (kapıları) üzerlerine kilitlenecek bir ateş vardır! |
Yaşar Nuri Öztürk | 20 Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir. |
http://www.kuranikerim.gen.tr sitesinden alınmıştır.
Beled suresi – Karşılaştırmalı meal