Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiya 21/35)
CENAZE NAMAZI
Cenaze namazı vakit namazlarından farklı olarak hazır bulunanlara görev verilmiş, farklı ve kısa kılınan bir namazdır. Mümin ruhunu teslim ettiğinde duası yapılmak ve merhumla helalleşmek maksadıyla kılınır. Aile, akraba ve tanıdıklara ilaveten; vakti müsait olan, tanıyan, yoldan geçen, camiden çıkan müminlerce topluca kılınması uygundur. Farz değildir, farz-ı kifayedir. Yani toplumun bir kesiminin katılımıyla ifa edilebilir, katılmayanlara günah yoktur.
Merhumun ailesinin acısını hafifletmek, başsağlığı dilemek, merhumun günahlarının affı için Allah’a dua etmek her müminin ahlaki borcudur. Dinen de Müslüman bir kardeşinin son duasına katılmanın, hakkını helal etmenin, orada hazır bulunmayanlar adına da vücud göstermenin sevabı vardır. İman yönünden de mümin hergün gözünün önünde cereyan eden yeni doğumlar ve yeni ölümlerle bu hayatın geçici olduğunu bir kere daha anlar ve Allah’a daha çok yönelir. Bunu yaparken de hesap ve mizanı hatırlayıp daha ahlaklı ve daha ibadetli yaşamaya gayret gösterir.
Bu anlamda her cenaze kalan müminlere hayat anlamında bir emsaldir. Baki kalacak sadece Allah’tır. Her cenazede Yüce Allah bizlere; “Mallarınız ve evlatlarınız, makamınız bu dünyada kalacak, sizler bir bez parçasından ve imanınızdan başka kabre hiçbir şey getiremeyeceksiniz” demektedir.
Namazdan sonra uygun olanların mezara kadar merhuma eşlik etmesi uygundur. Vefat derin bir özlem ve kalbe acı, göze yaş getirse de hüzünde de abartılı olmamak ve haddi aşmamak lazım gelir. Aynı şey kabir ziyaretleri içinde geçerlidir.
Doğum ne kadar gerçekse ölümde öyledir ki bu fani hayat bir gün toptan ölecektir. Baki olan sadece Allah’tır. Önemli olan çok yaşamak değil hayırlı yaşamak, ahireti hak edip Allah’ın rızasına mazhar, imanlı birer Müslüman olarak ölebilmektir.
Cenaze Namazı ve Kılınış
Cenaze namazı, vefat eden din kardeşlerimiz hakkında dua olmak üzere bir farz-ı kifayedir.
Cenaze namazının kılınması için araran şartlar şunlardır:
1- Ölenin Müslüman olması. Müslüman olduğu bilinmeyen, bu hususta hali gizli olan kimsenin cenaze namazı kılınmaz. Ölenin müslüman olduğuna şahid ve delil lazımdır. Bu delil de onun hayatta iken İslam’a tabi olduğu ve İslam’ın icaplarını yerine getirdiği başkaları tarafından görülen, bilinen kişi olmasıdır. Binaenaleyh biz cenaze namazını kılacağımız kimseyi ibadet ederken saflarımız arasında görmeliyiz.
2- Ölünün yıkanarak temiz kefene sarılmış olması
3- Ölünün, imam ve cemaatın önünde olması
4- Ölünün tamamının veya bedeninin çoğununun, mevcut olması. Eğer bedeninin çoğu gitmiş veya başsız olarak yarısı varsa namazı kılınmaz, yıkanmaz. Bir beze sarılarak gömülür. Cenaze namazı dört tekbir ve kıyamla eda edilir. Bu namazda secde ve rüku yoktur.
CENAZE NAMAZININ KILINIŞI
İmam, ölünün göğsü hizasında durur. Cemaat da arkasında saf tutar. Cemaata ölünün erkek veya kadın olduğu duyurulur, ona göre niyet edilir. Yani “Allah için namaza meyyit için duaya, er kişi (veya hatun kişi) niyetine uydum hazır olan imama” diye kalben niyet edip tekbir alınır.
İlk tekbiri alırken eller kulağın hizasına kaldırılır, bağlanır. Sübhaneke, “ve celle senâüke” ile okunur. Bundan sonra eller kaldırılmadan ikinci bir tekbir alınır. Bu tekbirleri imam aşikar, cemaat ise gizli alır. “Allahümme salli ve Allahümme barik….” okunur. Bundan sonra üçüncü tekbir alınır. Cenaze duası okunur. Cenaze duasını bilmeyenler burada “Allahümme innâ nestaiynüke…”yi yani kunut duasını veya dua niyeti ile Fatiha-i şerifeyi okurlar. Daha sonra dördüncü tekbir alınır; selam verilir.
NOT: Yazının son kısmında Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU resmi sitesinden alıntı yapılmıştır.
(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız. (Taha 20/55)
CENAZE NAMAZI