CİZVİT TARİKATI (İsa’nın askerleri)
Baskıcı papalığın, kirli işlerine maşa olmayı kabul eden Cizvitler, İblisin rahip kılıklı askerleriydi. Yirminci yüzyıla dek uzanan zulümleri, papalık dışında tüm inançları kendisine düşman bildi, nice kanlar döktü. Döktüğü kanların çoğu ise din adamı kanıydı.
Loyola Tarikatı diye başlayan Cizvitliler 1534 yılında İgnatius Loyola tarafından Hz. İsa hayranlığıyla yola çıkmışlardı ve Kudüs’e gelerek hacı olmak istiyorlardı. Ama o sıra Kudüs Osmanlı elindeydi ve ayrıca Protestanlık da Papalık için büyük tehdit oluşturuyordu. Tarikat mensupları hacı olmak isteklerini ilettiklerinde samimi davranışları papayı öylesine etkilemişti ki onlara bir teklifte bulundu. Tarikat Papa’ya mutlak itaat edecek ve O’nun adına Protestanlıkla mücadele için çalışacak, buna karşılık her türlü desteği alacaklar, siyaseten de tanınacaklardı. Tarikatçılar teklifi kabul etti.
Papa onları kutsadı, Hz. İsa’nın şövalyeleri olarak ilan etti. Örgütün adını da genelleştirerek İsa’nın askerleri anlamında “Cizvit Tarikatı” olarak değiştirdi. Papalık karşıtı tüm gruplara acımasızca davranarak, istediklerini tutuklayıp, çoğunu da öldürdüler. 1618-1648 arası dönemde tarihteki en büyük katliamlar gerçekleşti. Fransa ve İspanya arasında başlayan daha sonra Almanların da savaşa girmesiyle yapılan 30 yıl Savaşları’nda Avrupa’da milyonlarca Protestan’ın katledilmesiyle sonuçlanan bir kıyımı yönlendirdiler. Kendi din yandaşlarını sırf mezhep farkı yüzünden hiç acımadan ve Papa uğruna doğradılar.
Katliam ve baskıları artınca Papalık tedirgin olmaya başladı ve Cizvitlilere savaş açan Fransa Kralı III. Enrique’yi inanılmaz bir suikastla öldürmelerinden sonra (katil onlar değildi ama katili onlar tutmuştu) artık onları koruyamaz hale geldi. 1767 yılında tarikata karşı öfke büyüdükçe Papalık da öfkeden nasibini almaya başlamıştı. Nihayet 1773 yılında Papalık tarikatı feshetti, dünyanın her yerinde hak ve yetkilerini iptal etti. Tarikat bozulup dağılınca çoğu mensubu Polonya’ya kaçtı. 41 yıl sonra Papa 7. Pius 1814 yılında yasaklı olan Cizvitlileri yeniden huzuruna çağırdı ve onları affettiğini, haklarını geri vereceğini ama mücadelelerini merhamet ve saygı çerçevesinde yapmalarını ve suikast yapmamaları gerektiğini söyledi. Papalık affetmişti ama pek çok hakları ellerinden alınmıştı. Cizvitliler kabul etti lakin Papalığa da gizli bir öfke duymaya başladılar. Buna rağmen halen papalığa sadık çalışmaktadırlar.
Bu tarikatın kolları bugün 18 nci yüzyılda olduğu gibi ahtapot şeklinde her yere uzanmıştır. Tarikatın döner sermaye kuruluşları, okulları, sağlık merkezleri vardır. 1536 yılında İstanbul’da açılan Saint Benoit Koleji, Türkiye’de İsa’nın askerleri diye bilinen cizvitlilere ait merkezlerden sadece biriydi.
Cizvit papazları ile illegal mücadelesini kendisine vazife edinen Papaz Escriva, Opus Dei tarikatını, kendisini mason olmakla suçlayan ve papaya suikast düzenleyen cizvitlilerle mücadele adına 2 Ekim 1928’de Madrid’de kurdu. Opus Dei, Katolikliğe sadık, seküler iş ve meslek sahiplerini bir araya getirerek Papaya Vatikan dışında da destek olacak varlıklı ve elit bir kadro oluşturmak amacıyla kurulmuştu. (OPUS DEİ tarikat mensupları şeker kullanmaz, tatlı yemez!)
Yahudiliğe hizmeti dinleştiren papalığa bağlı bu Cizvit papazlarının ülkemizi ilgilendiren en büyük kısmı, 44 yaşındaki bir vaizi İzmir Bornova’dan alıp ABD’ye götürmek ve orada kurduğu cemaatin başına (!) geçirmektir.
BİLDERBERG
Durmaksızın plan ve fikir üreten şeytan, ülkelerin kaderini belirlemek görevini üstlenmiş, üç-beş yıl sonrasının planlarını adamlarına pay ederken, sadakatin ödüllendirileceğini duyurmuştu. Adamlar ülkelerine dağıldılar ve ülkeler iki yıl o kaderleri tarih diye yaşadılar.
Bilderberg, Gizli dünya devletinin adı en çok duyulan organlarındandır. Bilderberg, Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR), Avrupa ayağını teşkil için Hollanda’da Bilderberg otelinde (Oosterberk) 1954 yılında kurulmuştur. Otelin sahibi Hollanda Kralıydı. Örgüt otelin adını aldı. Finansör ünlü Rothschild ailesiydi. Amerikan Rockefeller ailesi de bu çalışmaya destek vermişti.
Devlet başkanlarını dahi değiştirebilecek güçte olan bu grubun amacı; ABD ve İngiltere hâkimiyetini, Yeni Dünya Düzeni ilkesini ve emperyalizmi dünyaya yaymaktır. Margaret Thatcher’in yükseliş ve düşüşünü temin eden bu gruptur. Grubun yönetim merkezinin Kudüs’te olduğu iddialar arasındadır. Kudüs’te 70 hahamdan oluşan Sanhedrin grubunun baş hahamlarının örgütün tepesinde olduğu sanılmaktadır.
Toplantıların amacı, dünya siyasetini önceden belirlemek, buna uygun plan ve proje geliştirmektir. Konular önceden tespit edilir, tespiti üsttekiler yapar. Katılanlar sadece görüş bildirir. Konuşmacıların 3-5 dakika beyan süresi vardır. Yani karar zaten bellidir beyanlar formaliteden ibarettir. Kararlar kayda geçmez.
Bilderberg her yıl değişik bir ülkede toplanır ve dünyanın yönetilmesini, küreselleşmeyi konuşur. Toplantılar özel ve gizlidir. Mayısın son haftasında 3 günlüğüne toplanılır. Bu sürede dış dünya ile irtibat koparılır. Gündem maddelerini bile dışarda konuşmak yasaktır. Üye olmayanlar toplantı mekânına giremez. Üyelerin eşleri bile konuşulanları bilemez. Toplantıda not tutmak yasaktır. Katılanlardan ketumiyet yemini alınır. Örgütün spotlight isimli bir de dergisi vardır, ABD’li gizli örgüt ve CFR üyelerinin çoğu Bilderberg’e üyedir.
Şu ana değin Türkiye’de iki toplantı yapılmıştır. 1959 İstanbul Çınar otelinde ve ikincisi 1975 yılında İzmir Çeşme’de Altın Yunus tatil köyünde. Demirel ve Ecevit 1975 yılındakine, Mesut Yılmaz 1990 yılında New York’ta yapılan toplantıya iştirak etmiştir. Ayrıca yazar ve örgüt liderlerinden daha pek çok katılım mevcuttur.
Bilderberg’in Türkiye’ye yönelik işlerinden Henry Kissinger (Eski ABD Dışişleri Bakanı ve ABD Yahudi lobisinin başı) sorumludur. O’nun katıldığı toplantılar rolü gereği, özel öneme haizdir. Türkiye’den toplantıya katılanların karara etki etmekten ziyade verilmiş olan karar istikametinde bağlı milli kuruluşları yönlendirmek için çağrıldığı açıktır. Toplantılarda dışarıya insanca mesajlar verilir, gerçekte ise gizli örgüt kimliği ortaya çıkar. Bilderberg kendisine dünya hükümeti demektedir.
Ekümenizm
Sözde Hristiyan mezhepleri birleştirmek gayesiyle ama aslında İslam’ı tanınmaz hale getirmek ve yeni dünya düzeninin ortak beşeri dinini teşkil etmek sevdasıyla, şeytan din adamlarına bir oyun oynatmaktaydı.
Ekümenizm akımı (Küresel yetki ve temsil) 1910 yılında Edinburg’da Protestan kiliselerini birleştirmek akımı olarak başladı. Bugünkü manada bu kelime dini temsilin siyasal gücünü ifade etmektedir. Dinler arası diyalog safsatası Katolik ve Ortodoksları da yeni dine dâhil etme teşebbüsüdür. Bu söylem Yeni Dünya Düzeninin politik manivelası olmuştur.
Ekümenizm, son yıllarda papalık projesi olarak Vatikan himayesine geçmiştir. Evenjelizmdeki türbülasyon sonrası tüm din ve mezheplerin birleştirilerek tek bir ilahi din altında yaşanacağı tezi ile Vatikan’ın dinler arası diyalog söyleminin bire bir uyuşması dini zeminde uzlaşamayan bu iki zümrenin politik zeminde mutabakata vardığına ve her iki kutbunda aynı merkezden yönlendirildiğine işarettir.