Anasayfa / DİNİMİZ İSLAM / DİNİMİZ / Günahın vebali
imanilmihali.com
Günahın vebali

Günahın vebali

Günahın vebali

Vebal; sorumluluk, yük, karşılık, ceza, külfet demektir ve dini manada bu; suç sayılan iş veya davranış, acımaya yol açacak kötü davranış, sorumluluk, manevi borç yüklenme, altından kalkılamayacak kadar ağır vicdani yük, günah, zarar, ziyan, şiddet, ağırlık, azab, doğru olmayan bir hareketin manevî mes’uliyeti, sonunda ceza, şiddet ve azap olan fiil, günah, sorumluluk ve kötü akibet demektir.

Günahları işlemek kolay, vebalinden kurtulmak zordur. Çünkü insan hürdür. İradesiyle seçme hakkına sahiptir. İslam, cennetlere giden yolları gösterir ama herkesi cehenneme gitmekte de özgür kılar.

Cennetlere gitmek kolay değil ve cehennem lüzumsuz hiç değildir. Ahiret dünyada niyet ve amel edilen herşeyin zerrece haksızlık yapılmadan hesap edileceği mutlak adalet yurdudur ve kul işlediği günahlardan sorulacak salih işlerden müjdelenecek olandır.

Akıl, ruh ve şuur insana vebali üstlensin, emanete sahip çıksın, imtihanı anlayabilsin ve Allah’ı bulabilsin diye bahşedilmiştir. Çünkü akıl yoksa vebal ve din olmaz. Akıl varsa da vebal şart ve gerektir.

Günahın vebali kişilerin kendi boynunadır ve kimse vebali başkalarına aktaramaz, kimse başkasının günahını üstlenemez, kimse günahlarından sıyrılamaz. O kıyamet günü analar kucağındaki bebeğini bu yüzden unutacak, babalar ailesinden bu nedenle kaçacak yer arayacaktır. Çünkü vebal yüzleri karartan ilahi külfettir.

Günahsız kul olmayacaktır ki Hz. Peygamber dahi beşerdir ve günah işleme keyfiyetine sahiptir. Lakin bizler O’nun affolunduğuna ve affolunacağına inanırız ve risalet sonrası hayatına günah değil sürçme yakıştırız. Günahsız olanlar sadece meleklerdir ve hiçbir insan melek değildir.

Yüce Allah’ın muradı günah işlemeyen değil günah işleyince hemen af dileyen, tevbe eden, dua ve istiğfar ile bağışlanmayı dileyen kullardır.

Lakin günah işlemek başka şey, günahın vebalinden çekinmemek başka şeydir. İstemeden, beşeriyetten kaynaklanan, kasıt taşımayan, isyan içermeyen günahlar küçük, bunlar dışındakiler bu nedenle büyük günahlardır.

İnsan, telaş ve meşgale ile sayısız küçük günaha imza atabilir ve inşallah eda ettiği namazları, şükür ve tevbeleri, tesbihat ve Kur’an okuyuşları, hayır ve hasenatı bu küçük günahlarını temizler.

Büyük günahların temizlenmesi ise kefaretle, tevbede istikrarlı duruşla, Allah’In dilemesiyledir.

Vebal, Allah’ın ve zarar gören kulların hakları iade edilmeden ortadan kalkmayan külfettir. Bu demektir ki vebaldan kurtulmak için evvela zarar gören ve hakkı yenen kullardan helallik istemek ve o işten vazgeçmek ve sonra Allah’ın hakkı için Allah’tan af dilemek şarttır.

Yüce Allah küçük günahları inşallah sonsuz rahmeti ile affedecektir lakin kulların haklarına karışmayan ilahi adalet bu hakların dünyada veya ahirette sahiplerine muhakkak iadesini gerekli kılar. Bir kişinin hakkı yenmişse bir kişiden, kamunun hakkı yenmişse tüm kamudan helallik almak lazım gelir ki bu mümkün olmadığından kamu malı talanı cehenneme götürecek ve şehitliği engelleyecek kadar büyük bir suçtur.

Büyük günahlar sayılan inkar ve şirke dayalı günahlar ise vebali büyük, hasarı kalıcı olanlardır ve Allah aksini dilemedikçe o kişilerin dünyası da ahireti de karanlıklara mahkumdur. Nitekim günahların zirvesi demek olan şirk üzere ölmek afsızlığa mahkum olmak demektir.

Günahların zamana ve coğrafyaya süre ve mekan olarak yayılma ve topluma etki etme dereceleri de vebali değiştirir. Kişisel bazda ve kısıtla zamanla sınırlı kalan günahlar ile, kötü çığır açan, bu anı ve sonrayı temelden sarsan günahların vebali aynı olmayacaktır. Günah aynı olsa da vebal farklı olacaktır.

Zulme sessiz kalan ve yardım eden de aynen zalim muamelesi görür. Bu demektir ki dereceleri değişse de tüm zalimler vebale ortaktır. Kur’an’ın tek düşmanı olan zulme ortak olarak vebal üstlenmek ise elbette en hafifinden azaba mahkum olmaktır.

Örnekleyecek olursak; yalan söylemek günahtır. Bu yalan bir kişiye söylenirse farklı on kişiye söylenirse farklı vebal yaratır. Keza bu yalanın verdiği hasar az ve geçici ise vebal küçük, çok ve kalıcı ise büyüktür. Aynı şekilde bu yalan zamanlar ötesine ve tüm toplumu etkileyecek kadar büyükse ve güzel olan şeyleri kanatıyorsa vebalde doruklara ulaşacaktır.

Nefis günahı ve kötülüğü emreden olarak terbiyeye muhtaçtır ve iman bu terbiyeyi olabildiğince şart koşar. Akıl, kalp ve şuur ise nefsi dizginlemek için bahşedilmiş ilahi nimetlerdendir. Kur’an ise tüm güzelliklerin başı ve tüm kötülüklerin el frenidir.

Günahların kazanması, iyiliklerin kaybetmesi demektir ve vebal bu anlamda çift başlıdır. Zamanı, bedeni ve enerjiyi şer maksatlı kullananlar sadece kötülük etmekle kalmaz ama aynı zamanda hayra ait zaman ve imkanları da telef etmekle vebal altına girer.

Kanmak ve aldanmak, vebale ve günaha asla mazeret olamaz. Çünkü Kur’an gözler önündedir, açıktır, kolaydır, okunmayı ve anlaşılmayı beklemektedir. Allah’ın sözü tamdır, mükemmel ve kafidir. O halde bilmemek mazeret değildir. Bilmemekten kaynaklanan aldanmak ise bu cehalete sürülen aklı kullanmamak, imana kıymet vermemek, Allah kelamının hakkını yemek olduğu için katmerli vebaldir.

İnsanların ve hatta meleklerin günaha veya günahsızlığa şehadeti sadece söz ve davranışlar içindir, niyetler için değildir. Oysa niyet vebalin katsayısıdır ve söz gelimi farkında olmadan işlenen bir günah içerisinde kasıt ve kötü niyet olmadığı için belki vebali bile ortadan kaldıracaktır. Lakin kasıt ve kötü niyet varsa (dışarıdan masum görünse de) vebal büyüktür ve niyetleri bilen sadece Allah olduğu için de huzurda şefaat ve af hayal olur. Çünkü kötü niyet kararan kalplerin meyvesidir.

İhsan, ihlas ve iman olması gereken, günah az sayıda tutulması gerekendir. Yaratılışın gayesi iyiliğin yeryüzüne egemen kılınmasıdır. İşlenen her günah bu sisteme isyan ve kötülük manası taşıdığı için de ayrıca vebal kazanır.

Mazlumların haklarına tasallut ise kendisini savunamayacak olanlara yapıldığı için (muhtaçlar, yaşlılar, güçsüzler dahil) ayrıca vebal sebebidir.

Kulun bilincini ve kontrol sistemlerini devre dışı bırakması demek olan sarhoşluk, şeytanlık ve aşırı dünya sevgisi gibi putçuluklar günahlara ayrı bir vebal katar. Gözlerin körlenmesi mazeretine sığmayan bu haller bilakis kontrol sistemlerini devre dışı bırakmakla vebal altına girer. Yani puta tapanların günahı cehaletleri ile ortadan kalkmadığı gibi akla ihanetle suçları daha da artar. Bu ise ilave vebal demektir.

Körlere, engellilere, zeka özürlülere (ilgili suçlardan) vebal olmaması ise suç işleme ve günah biriktirme imkanlarının olmaması yani akledememeleri veya niyetlenseler de hayata geçirmeye güç ve imkanlarının olmaması nedeniyledir.

Keza vebal sadece günah işlemekle de alakalı değil aynı zamanda hayra hizmet etmemekle de alakalıdır. Yani nasıl ki iman sadece inanmak değil ama aynı zamanda zulme karşı direnmek ise, nasıl ki Allah’ın muradı sadece iyi yaşamak değil ama kötülükle de mücadeleyse vebal de sadece günah işlemekle sınırlı değildir.

Sonuçta iyiliği hayata egemen kılmak Allah’ın emridir ve günah işlemese de bu gayeye katkı sağlamakta acizlik gösterenler için vebal daima vardır. Bu kalple de, dille de, elle de olur ki bu üçü zaten imanın ispat dereceleridir.

Günahların çoğu zevklidir, şehvet ve tat verir. Bu imtihanın tuzaklarından ve şeytanların oyunundan dolayıdır. Helal ve sevap olanlar ise çoğu zaman sıradan ve tatsızdır. İmtihan da buradadır. Vebal tatlı günahların ılık şehvetiyle azalmaz aksine artar.

İslamın korunmasını şart koştuğu temellerin günahlar ile riske edilmesi ayrıca bir vebal konusudur. Mal ve canların, gelecek nesillerin, Kur’an’ın korunmasına engel olan, koruyucu zırhları incelten günah sahipleri ayrıca ve devasa veballer üstlenirler ki Allah İLE ALDATMA ve ŞİRK başlıcalarıdır.

Haram yemek günah, haram ile kazanılan servetler de yine haramdır. O halde vebal sadece bir haram yemekten değil, o haram ile haram oluşuyla kazanılan tüm getirilerden kaynaklanan artan bir vebaldir.

Yüce Allah hidayet isteyene hidayet, azgınlık isteyene azgınlık nasip edendir. O halde günahlardan affolunmak ve vebalden kurtulmak için tek makam Yüce Allah’tır çünkü din ve hüküm sadece O’nundur.

Kimse ve hiçbir varlık günahı silemez, vebalini azaltamaz, devralamaz, devredemez. Bu yetki sadece Allah’ındır. O halde Allah aksini dilemedikçe veballer bakidir ve amel defterlerine yazılır. Niyetler yalnız Allah’ın bildiği maksatlar olarak vebale etki eden katsayılardır.

Ahiret hesabı günah sayılarının toplanıp çıkartılması değil, veballerin muhasebesidir. 

Veballer, boyunlara vurulan ateşten halkalardır.

Mü’min, günahtan ve vebalinden korkan, günah işleyince af için tevbeye ve duaya sarılan, hak yemekten, harama uzanmaktan, kötülüğe yardım etmekten, hayra zarar vermekten korkandır.

Vebal, işlenen günahın kendisi olmakla kalmaz, etkisi, devamı, hasarı nispetinde artar. Günaha verilecek aynıyla ceza ilkesi sıradan ve istemeden işlenen günahlar içindir. Kasıtla, zulüm ve isyanla, hak yemek maksatlı olarak, haramdan korkmadan işlenen günahların vebali ise muhakkak daha feci olacaktır.

Aldanmış olmak bilakis cezayı artıran ayrı bir vebaldir.

Din adına bilmemek ise veballerin doruğudur ki yaşam denen sınavın anayasası durumundaki Allah kelamını lütfedip bir kez dahi okumamak cehenneme gitmeye kafidir. Bunun vebali hem nankörlükten, hem imana savaş açmaktan hem Allah ve Peygamberin hakkına tasallut etmektendir.

Tahakküm altında olup işlenen günahların vebali hem azmettirene hem de işleyene ortaktır. Yani adam öldüren ile azmettiren benzer vebale ortaktır ve belki azmettirmek öldürmekten beterdir.

Kul, günahtan korkan, vebalden çok daha fazla korkandır.

Günahsız kul yok, tevbe etmeyen ve affedilmeyen kul vardır.

Vebal herkesin küfesinde taşıdığı ve ahirete de götüreceği manevi külfetler toplamıdır.

Vebalin reçetesi, yenilen hakların sahiplerine iadesi, haramlardan uzak durulması, Allah’a tevbe ile yönelinmesi ve Kur’an’ın hakkını vererek okunmasıdır.

Şeytanlar, günahları tatlı ve süslü göstermekte, nasılsa Allah veya birileri affeder yalanıyla Allah ile aldatmakta, mahkum oldukları cehenneme ortak aramakta, iman yolcularını tevhidden şirke sürüklemeye çalışmaktadır.

Allah, tevbeleri en çok ve bolca kabul eden, kulları için affetmeyi seven, rahmeti bol ama azabı da çetin olandır.

Vebal, kendisinden korkmayanları daha fazla yakan alevli ateştir.

Bu yazıyı okudunuz mu?

Din ve Fıtrat

Allah’ın tek dini ama iki din tarifi, insanın tek doğru ama iki yaşam şekli vardır. ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir