Herşeyin zekatı vardır
Zekat veya daha genel adıyla infak, eldekini sadece Allah rızası gözeterek ve bunu din adına yaparak başkalarıyla paylaşmak, vermek, yardım eli uzatmaktır. Müslüman alemi her yıl mal varlığının yaklaşık kırkta birini fakir ve muhtaçlara dağıtarak zekatı yerine getirdiğini farz eder. Oysa ne zekat kırkta birdir ne de infak sadece para veya mal ile yapılır. Çünkü paylaşmanın ardındaki gerçek, yardımlaşma ve ihtiyacı gidermektir ki bunun içinde eğitmek, öğretmek, nasihat etmek ve aydınlatmak ta vardır.
Zengin bir ressamın infakı para vermek gibi aynı zamanda o sanatı öğretmek, o sanatla faydalı ve hayra hizmet eden işler üretmektir. Ünlü bir sanatçı para vermekle birlikte o sahip olduğu ün ile ulaşabildiği geniş kitlelere yoksul ve muhtaçların sesini duyurarak, bedava hayır konserleri vererek infak edecektir. Bilen bilgisini, zengin malını, tecrübeli olan tecrübesini, akıllı olan aklını, şöhretli olan ününü, sağlıklı olan sağlığının hem hakkını hem infakını vermek zorundadır.
Buradan hareketle infaktaki maksatta daha net anlaşılacaktır ki zekatın ilk emirlerden olmasının manası, hem gelir, hem ahlak, hem inanç ve hem de bilgi anlamında toplumun ortak paydalarda buluşturulması, muhtaçlıkların giderilmesi ve ihtiyaçların imece usulüyle giderilmesidir.
Para ile satın alınamayacak veya esirgenmesi durumunda sahibine bile fayda sağlayamayacak soyut şeylerin infakı bugüne kadar İslam aleminin dikkatini çekmediğindendir ki Müslüman dünya paraya kavuşsa da refah ve huzura kavuşamamaktadır.
Bu aynı zamanda şu demektir ki fakir bile bilgisinden, aklından, becerisinden zekat verebilir haldedir.
Kul, sahip olduğu nimetleri sadece para olarak görmemeli, sağlığı, aklı, becerisi, mesleği, eğitimi, bilgisi içinde zekat vermelidir. Böylece toplumdaki o bilgiye, sağduyuya, sanata, yardıma muhtaç kimselerin de mağduriyet veya özlemi giderilecektir.
Öte yandan zekatın sadece kırkta bir gibi uydurma bir rakam olduğunda ısrar Allah’ın emirlerine ve Hz. Peygamberin sünnetine isyandır. Çünkü zekatın asgari rakamı kabul edilebilecek bu miktar yasak savmaktan öte bir şey değildir ve fakat malın ihtiyaçtan fazlasının infakı asıl olandır.
Zenginleşmenin İslam’da yasak olmadığını savunan görüşlerin tamamı zenginlerin kendi görüşleridir ve parayı kıskanmak hastalığına yakalanan bu zihinler diğer sahip oldukları nimetleri de kıskançlıkla sakınır ve paylaşmak istemezler.
Oysa infakta esas olan ihtiyaç fazlasının muhtaçlara ulaştırılmasıdır ve bu yukarıda bahsedildiği gibi sadece paradan da ibaret değildir.
Kalplerde yeşeren iman nuru ile müminler nerede bir muhtaç veya mağdur görse koşan ve elindekini onunla paylaşandır. Bu mağduriyet parasal olabileceği gibi bilgi, akıl, nasihat vs. de olabilir. Maddiyatta olduğu gibi bilimde de sınır kırkta bir değil ihtiyaçtan fazlası ve hatta tamamıdır.
Geleceğin garantisini bankadaki paralarında, evlatlarında veya mallarında görenler ise Allah’a güvenmeyenlerdir.
İhtiyaç fazlası tabirinin sınırı tabiki kula göre değişecektir ama dağıtarak muhtaç hale gelmemekte lazım gelir. O halde sınır makul ve mantıklı olmalı ama fazlası için kıskançlık gösterilmemelidir.
Salih amel ve iyilik adına yapılan her şeyin, infak edilen her şeyin karşılığı ahiret yurdunda fazlasıyla alınacaktır. Ama bu dünyada parasını ve ilmini sakınanlar, kıskananlar, muhtaca ulaştırmayanlar o fazla malları ve altınları boyunlarında ateşten halka olarak huzura sevk edilecektir. O halde kurtuluşa ermek için infakın miktarını artırabilenler bahtiyar kullardır. Parayı saklayan, sakınan, dağıtmaktan imtina edenler için ise akibet karanlıktır. Çünkü Allah o para nimetini ve zenginliği o kula muhtaçlara dağıtsın diye vermiştir. Saklasın ve zenginleşsin diye değil.
İnfakın ilk adımı niyet olduğu içindir ki Allah rızasını tek niyet olarak telakki etmek gerekir. Riya, gösteriş gibi sayısız beşeri hastalıklar infaktan beklenen hasılayı da yok eder.
O halde, saf gönülle, sadece Allah rızası için, mümkünse gizli olarak yapılan cömert infak cennet kapılarından bir kapıdır. İnfaktan kaçınmak, infakı küçültmek, zekatın asgarisi ile yetinmek müslümana yakışsa da, mümine asla yakışmaz.
Bir sokak çocuğunun kuşlara attığı ekmek parçası da, sokak kedilerine verdiğiniz yem de, fidanlara verdiğiniz su da, annenize aldığınız hediye de, insanlara verdiğiniz selamlar da, hayata kattığınız umut dolu sevgiler de zekattır.
Rabbim infaklarınızı kabul eylesin.
Rabbim vermeyi, biriktirmeye tercih eden kullarından eylesin.
Rabbim bizleri sadece parayı değil sahip olduğumuz bilgi, akıl, beceri, sanat, ün, ilimleri paylaşabilenlerden eylesin.
Amin.