Anasayfa / KUR'AN-I KERİM / Kur’an fihristi – C
imanilmihali.com
Kur'an fihristi

Kur’an fihristi – C

Kur’an fihristi

“C”

CARİYELER

4. Sure (Nisâ Suresi), 25. Ayet

Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

4. Sure (Nisâ Suresi), 36. Ayet

Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.

16. Sure (Nahl Suresi), 71. Ayet

Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkar ediyorlar?

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 6. Ayet

Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

24. Sure (Nûr Suresi), 32. Ayet

Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

24. Sure (Nûr Suresi), 33. Ayet

Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

70. Sure (Meâric Suresi), 30. Ayet

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

90. Sure (Beled Suresi), 13. Ayet

O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.

CEBRAİL

2. Sure (Bakara Suresi), 87. Ayet

Andolsun, Mûsâ’ya Kitabı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryemoğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?

2. Sure (Bakara Suresi), 97. Ayet

De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.”

2. Sure (Bakara Suresi), 98. Ayet

Her kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mîkâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkar edenlerin düşmanıdır.

2. Sure (Bakara Suresi), 253. Ayet

İşte peygamberler! Biz onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryemoğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkar edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lakin Allah dilediğini yapar.

16. Sure (Nahl Suresi), 102. Ayet

Ey Muhammed! De ki: “Kur’an’ı, Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere hak olarak indirdi.”

19. Sure (Meryem Suresi), 16. Ayet

(Ey Muhammed!) Kitapta (Kur’an’da) Meryem’i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.

19. Sure (Meryem Suresi), 19. Ayet

Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.

26. Sure (Şuarâ Suresi), 193. Ayet

Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.

53. Sure (Necm Suresi), 5. Ayet

(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

53. Sure (Necm Suresi), 8. Ayet

Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.

53. Sure (Necm Suresi), 9. Ayet

(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.

53. Sure (Necm Suresi), 10. Ayet

Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

53. Sure (Necm Suresi), 11. Ayet

Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.

53. Sure (Necm Suresi), 12. Ayet

(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?

53. Sure (Necm Suresi), 13. Ayet

Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 4. Ayet

(Ey peygamber’in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.

70. Sure (Meâric Suresi), 4. Ayet

Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.

78. Sure (Nebe Suresi), 36. Ayet

Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükafat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.

81. Sure (Tekvîr Suresi), 19. Ayet

O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

CEHENNEM

2. Sure (Bakara Suresi), 24. Ayet

Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır.

15. Sure (Hicr Suresi), 43. Ayet

Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir.

15. Sure (Hicr Suresi), 44. Ayet

Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 6. Ayet

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 7. Ayet

Ey inkar edenler! Bu gün özür dilemeyin! Siz ancak yapmakta olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 8. Ayet

Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 9. Ayet

Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

70. Sure (Meâric Suresi), 15. Ayet

Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz, cehennem derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

70. Sure (Meâric Suresi), 17. Ayet

O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

74. Sure (Müddessir Suresi), 26. Ayet

Ben onu “Sekar”a (cehenneme) sokacağım.

74. Sure (Müddessir Suresi), 27. Ayet

Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin?

74. Sure (Müddessir Suresi), 28. Ayet

Geride bir şey koymaz, bırakmaz.

74. Sure (Müddessir Suresi), 29. Ayet

Derileri kavurur.

74. Sure (Müddessir Suresi), 30. Ayet

Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.

74. Sure (Müddessir Suresi), 31. Ayet

Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.

77. Sure (Mürselât Suresi), 29. Ayet

Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”

77. Sure (Mürselât Suresi), 30. Ayet

“Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”

77. Sure (Mürselât Suresi), 32. Ayet

Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.

77. Sure (Mürselât Suresi), 33. Ayet

Bunlar sanki birer kızıl devedir.

81. Sure (Tekvîr Suresi), 12. Ayet

Cehennem alevlendirildiği zaman,

104. Sure (Hümeze Suresi), 4. Ayet

Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

104. Sure (Hümeze Suresi), 5. Ayet

Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

104. Sure (Hümeze Suresi), 6. Ayet

O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

104. Sure (Hümeze Suresi), 8. Ayet

Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları halde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

111. Sure (Tebbet Suresi), 3. Ayet

O, bir alevli ateşe girecektir,

CEHENNEMDEN SAKINMAK

2. Sure (Bakara Suresi), 24. Ayet

Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 131. Ayet

Kafirler için hazırlanmış ateşten sakının.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 192. Ayet

“Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”

CEHENNEMLİKLER

2. Sure (Bakara Suresi), 39. Ayet

İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

2. Sure (Bakara Suresi), 80. Ayet

Bir de dediler ki: “Bize ateş, sayılı birkaç günden başka asla dokunmayacaktır.” Sen onlara de ki: “Siz bunun için Allah’tan söz mü aldınız? -Eğer böyle ise, Allah verdiği sözden dönmez-. Yoksa siz Allah’a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”

2. Sure (Bakara Suresi), 81. Ayet

Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

2. Sure (Bakara Suresi), 119. Ayet

Şüphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.

2. Sure (Bakara Suresi), 217. Ayet

Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.

2. Sure (Bakara Suresi), 257. Ayet

Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin velileri ise tâğuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.

2. Sure (Bakara Suresi), 275. Ayet

Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alış veriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 10. Ayet

Şüphesiz, inkar edenlere, ne malları, ne de evlatları Allah’a karşı hiçbir fayda sağlar. Onlar ateşin yakıtıdırlar.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 116. Ayet

İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah’a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

4. Sure (Nisâ Suresi), 56. Ayet

Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

5. Sure (Mâide Suresi), 86. Ayet

İnkar edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.

9. Sure (Tevbe Suresi), 113. Ayet

Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ne de mü’minlere.

10. Sure (Yûnus Suresi), 27. Ayet

Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

11. Sure (Hûd Suresi), 105. Ayet

O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehennemlik) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da.

11. Sure (Hûd Suresi), 106. Ayet

Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır.

11. Sure (Hûd Suresi), 107. Ayet

Onlar, gökler ve yerler durdukça orada ebedi olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır.

11. Sure (Hûd Suresi), 118. Ayet

Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

13. Sure (Ra’d Suresi), 5. Ayet

Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, “Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?” demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

13. Sure (Ra’d Suresi), 25. Ayet

Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.

22. Sure (Hac Suresi), 19. Ayet

İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkar edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.

22. Sure (Hac Suresi), 20. Ayet

Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.

22. Sure (Hac Suresi), 21. Ayet

Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.

22. Sure (Hac Suresi), 22. Ayet

Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın yangın azabını” denilir.

22. Sure (Hac Suresi), 51. Ayet

Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 103. Ayet

Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 104. Ayet

Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 105. Ayet

Allah, “Âyetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?” der.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 106. Ayet

Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.”

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 107. Ayet

“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.”

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 108. Ayet

Allah, “Aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın!” der.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 112. Ayet

Allah (inkarcılara) “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” diye sorar.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 113. Ayet

Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor” derler.

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 114. Ayet

Allah şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”

23. Sure (Mü’minûn Suresi), 115. Ayet

“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”

25. Sure (Furkân Suresi), 11. Ayet

Hayır, onlar Kıyameti de yalanladılar. Biz ise o Kıyameti yalanlayanlara çılgın bir cehennem ateşi hazırlamışızdır.

25. Sure (Furkân Suresi), 12. Ayet

Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.

25. Sure (Furkân Suresi), 13. Ayet

Elleri boyunlarına bağlanmış, çatılmış olarak cehennemin daracık bir yerine atıldıkları zaman orada, yok olup gitmeyi isterler

25. Sure (Furkân Suresi), 14. Ayet

(Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, bir çok kere yok olmayı isteyin!” (denir.)

32. Sure (Secde Suresi), 20. Ayet

Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.

32. Sure (Secde Suresi), 21. Ayet

Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.

35. Sure (Fâtır Suresi), 36. Ayet

İnkar edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.

35. Sure (Fâtır Suresi), 37. Ayet

Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”

36. Sure (Yâsîn Suresi), 59. Ayet

(Allah şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”

36. Sure (Yâsîn Suresi), 60. Ayet

“Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”

36. Sure (Yâsîn Suresi), 62. Ayet

“Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”

36. Sure (Yâsîn Suresi), 63. Ayet

“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.”

36. Sure (Yâsîn Suresi), 64. Ayet

“İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”

37. Sure (Sâffât Suresi), 62. Ayet

Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?

37. Sure (Sâffât Suresi), 63. Ayet

Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık.

37. Sure (Sâffât Suresi), 64. Ayet

O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır.

37. Sure (Sâffât Suresi), 65. Ayet

Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır.

37. Sure (Sâffât Suresi), 66. Ayet

Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır.

37. Sure (Sâffât Suresi), 67. Ayet

Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır.

37. Sure (Sâffât Suresi), 68. Ayet

Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir.

38. Sure (Sâd Suresi), 55. Ayet

İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır!

38. Sure (Sâd Suresi), 57. Ayet

İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin.

38. Sure (Sâd Suresi), 58. Ayet

O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır.

38. Sure (Sâd Suresi), 59. Ayet

(Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.”

38. Sure (Sâd Suresi), 60. Ayet

O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der.

38. Sure (Sâd Suresi), 61. Ayet

Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse cehennemde onun azabını bir kat daha artır.”

38. Sure (Sâd Suresi), 62. Ayet

Yine şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?”

38. Sure (Sâd Suresi), 63. Ayet

“(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?”

38. Sure (Sâd Suresi), 64. Ayet

Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.

39. Sure (Zümer Suresi), 8. Ayet

İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce ona yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”

39. Sure (Zümer Suresi), 14. Ayet

De ki: “Ben dinimi Allah’a has kılarak sadece O’na ibadet ediyorum.”

39. Sure (Zümer Suresi), 15. Ayet

“Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu apaçık hüsranın ta kendisidir.”

39. Sure (Zümer Suresi), 16. Ayet

Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım bana karşı gelmekten sakının.

39. Sure (Zümer Suresi), 19. Ayet

Hakkında azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu? Cehennemlikleri sen mi kurtaracaksın?

40. Sure (Mü’min Suresi), 6. Ayet

Böylece Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş oldu.

40. Sure (Mü’min Suresi), 7. Ayet

Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru.”

40. Sure (Mü’min Suresi), 43. Ayet

“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”

40. Sure (Mü’min Suresi), 45. Ayet

Allah onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü kuşattı.

40. Sure (Mü’min Suresi), 46. Ayet

(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah-akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.

40. Sure (Mü’min Suresi), 47. Ayet

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.

40. Sure (Mü’min Suresi), 48. Ayet

Büyüklük taslayanlar ise şöyle derler: “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah kullar arasında (böyle) hüküm vermiştir.”

40. Sure (Mü’min Suresi), 49. Ayet

Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin” derler.

40. Sure (Mü’min Suresi), 50. Ayet

(Cehennem bekçileri) derler ki: “Size peygamberleriniz açık mucizeler getirmemiş miydi?” Onlar, “Evet, getirmişti” derler. (Bekçiler), “Öyleyse kendiniz yalvarın” derler. Şüphesiz kâfirlerin duası boşunadır.

40. Sure (Mü’min Suresi), 70. Ayet

Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar bilecekler

40. Sure (Mü’min Suresi), 71. Ayet

O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır.

40. Sure (Mü’min Suresi), 73. Ayet

Sonra onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz. (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. İşte Allah inkârcıları böyle saptırır.

40. Sure (Mü’min Suresi), 75. Ayet

Bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden ötürüdür.

40. Sure (Mü’min Suresi), 76. Ayet

Onlara, “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” (denir).

41. Sure (Fussilet Suresi), 19. Ayet

Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!

41. Sure (Fussilet Suresi), 20. Ayet

Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler.

41. Sure (Fussilet Suresi), 21. Ayet

Onlar derilerine, “Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?” derler. Derileri, “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca ona döndürülüyorsunuz?”

41. Sure (Fussilet Suresi), 22. Ayet

“Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz.”

41. Sure (Fussilet Suresi), 23. Ayet

“İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.”

41. Sure (Fussilet Suresi), 24. Ayet

Şimdi eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin verilmez.

41. Sure (Fussilet Suresi), 25. Ayet

Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.

42. Sure (Şûrâ Suresi), 20. Ayet

Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.

44. Sure (Duhân Suresi), 43. Ayet

Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir.

44. Sure (Duhân Suresi), 45. Ayet

O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar.

44. Sure (Duhân Suresi), 47. Ayet

(Allah görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.”

44. Sure (Duhân Suresi), 48. Ayet

“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.”

44. Sure (Duhân Suresi), 49. Ayet

(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?”

44. Sure (Duhân Suresi), 50. Ayet

“İşte bu şüphelenip durduğunuz şeydir!”

47. Sure (Muhammed Suresi), 15. Ayet

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

47. Sure (Muhammed Suresi), 16. Ayet

Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, “Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.

50. Sure (Kâf Suresi), 24. Ayet

(Allah şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!”

50. Sure (Kâf Suresi), 26. Ayet

“Allah ile beraber, başka bir ilah edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”

50. Sure (Kâf Suresi), 27. Ayet

Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

50. Sure (Kâf Suresi), 28. Ayet

Allah şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”

50. Sure (Kâf Suresi), 29. Ayet

“Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”

50. Sure (Kâf Suresi), 30. Ayet

O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der.

52. Sure (Tûr Suresi), 11. Ayet

İşte o gün, içine daldıkları dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay haline!

52. Sure (Tûr Suresi), 13. Ayet

Cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir” denilir.

52. Sure (Tûr Suresi), 15. Ayet

“Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”

52. Sure (Tûr Suresi), 16. Ayet

“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.”

56. Sure (Vâkıa Suresi), 41. Ayet

Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!

56. Sure (Vâkıa Suresi), 42. Ayet

Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!..

56. Sure (Vâkıa Suresi), 45. Ayet

Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 46. Ayet

Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 47. Ayet

Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?”

56. Sure (Vâkıa Suresi), 48. Ayet

“Evvelki atalarımız da mı?”

56. Sure (Vâkıa Suresi), 49. Ayet

De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”

56. Sure (Vâkıa Suresi), 51. Ayet

Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 53. Ayet

Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 54. Ayet

Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 55. Ayet

Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 56. Ayet

İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.

57. Sure (Hadîd Suresi), 19. Ayet

Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.

64. Sure (Tegâbün Suresi), 10. Ayet

İnkar eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

67. Sure (Mülk Suresi), 6. Ayet

Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!

67. Sure (Mülk Suresi), 7. Ayet

Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı korkunç uğultuyu işitirler.

67. Sure (Mülk Suresi), 8. Ayet

Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.

67. Sure (Mülk Suresi), 9. Ayet

Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.”

67. Sure (Mülk Suresi), 10. Ayet

Yine şöyle derler: “Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.”

67. Sure (Mülk Suresi), 11. Ayet

İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak olsun!

69. Sure (Hâkka Suresi), 25. Ayet

Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 26. Ayet

“Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 27. Ayet

“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 28. Ayet

“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 29. Ayet

“Saltanatım da yok olup gitti.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 30. Ayet

(Allah şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 31. Ayet

“Sonra onu cehenneme atın.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 32. Ayet

“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 33. Ayet

“Çünkü o, azamet sahibi Allah’a iman etmiyordu.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 34. Ayet

“Yoksulu doyurmaya teşvik etmiyordu.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 35. Ayet

“Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 36. Ayet

“Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 37. Ayet

“Onu günahkârlardan başkası yemez.”

70. Sure (Meâric Suresi), 11. Ayet

Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

70. Sure (Meâric Suresi), 15. Ayet

Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz, cehennem derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

70. Sure (Meâric Suresi), 17. Ayet

O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

78. Sure (Nebe Suresi), 21. Ayet

Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.

78. Sure (Nebe Suresi), 24. Ayet

Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar!

78. Sure (Nebe Suresi), 25. Ayet

Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler.

78. Sure (Nebe Suresi), 27. Ayet

Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummuyorlardı.

78. Sure (Nebe Suresi), 28. Ayet

Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı.

78. Sure (Nebe Suresi), 29. Ayet

Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da) tamamiyle sayıp tespit ettik.

78. Sure (Nebe Suresi), 30. Ayet

Kafirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.”

85. Sure (Burûc Suresi), 10. Ayet

Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

87. Sure (A’lâ Suresi), 11. Ayet

En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.

87. Sure (A’lâ Suresi), 13. Ayet

Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 1. Ayet

Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?

88. Sure (Gâşiye Suresi), 2. Ayet

O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 3. Ayet

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 4. Ayet

Kızgın ateşe girerler.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 5. Ayet

Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 6. Ayet

Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 7. Ayet

O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.

101. Sure (Kâria Suresi), 8. Ayet

Ama kimin de tartıları hafif gelirse,

101. Sure (Kâria Suresi), 9. Ayet

İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.

101. Sure (Kâria Suresi), 10. Ayet

Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?

101. Sure (Kâria Suresi), 11. Ayet

O, kızgın bir ateştir.

CENNET

2. Sure (Bakara Suresi), 25. Ayet

İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 15. Ayet

De ki: “Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır.” Allah, kullarını hakkıyla görendir.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 133. Ayet

Rabbinizin bağışına, ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 136. Ayet

İşte onların mükafatı Rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükafatı ne güzeldir!

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 195. Ayet

Rableri onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükafatın en güzeli Allah katındadır.”

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 196. Ayet

Kafirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 197. Ayet

(Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 198. Ayet

Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedi kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.

4. Sure (Nisâ Suresi), 13. Ayet

İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır.

4. Sure (Nisâ Suresi), 57. Ayet

İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.

4. Sure (Nisâ Suresi), 122. Ayet

İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek bir va’dde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?

5. Sure (Mâide Suresi), 12. Ayet

Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”

5. Sure (Mâide Suresi), 84. Ayet

“Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?”

5. Sure (Mâide Suresi), 85. Ayet

Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükafat olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükafatıdır.

5. Sure (Mâide Suresi), 119. Ayet

Allah şöyle diyecek: “Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’dan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.

9. Sure (Tevbe Suresi), 9. Ayet

Allah’ın âyetlerini az bir karşılığa değiştiler de insanları onun yolundan alıkoydular. Bunların yapmakta oldukları şeyler gerçekten ne kötüdür!

9. Sure (Tevbe Suresi), 72. Ayet

Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.

9. Sure (Tevbe Suresi), 100. Ayet

İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.

10. Sure (Yûnus Suresi), 9. Ayet

(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.

13. Sure (Ra’d Suresi), 35. Ayet

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkar edenlerin sonu ise ateştir.

14. Sure (İbrâhîm Suresi), 23. Ayet

İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri “selam” dır.

16. Sure (Nahl Suresi), 30. Ayet

Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere, “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayır indirdi” derler. Bu dünyada iyilik yapanlara bir iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah’a karşı gelmekten sakınanların yurdu ne güzeldir.

16. Sure (Nahl Suresi), 31. Ayet

İçinden nehirler akan Adn cennetlerine gireceklerdir. Kendileri için orada diledikleri her şey vardır. Allah kendine karşı gelmekten sakınanları böyle mükafatlandırır.

18. Sure (Kehf Suresi), 31. Ayet

İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir!

19. Sure (Meryem Suresi), 60. Ayet

Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va’di kesinlikle gerçekleşir.

19. Sure (Meryem Suresi), 62. Ayet

Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selam!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır.

19. Sure (Meryem Suresi), 63. Ayet

İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.

20. Sure (Tâhâ Suresi), 75. Ayet

Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu günahlardan temizlenenlerin mükafatıdır.

22. Sure (Hac Suresi), 14. Ayet

Muhakkak ki Allah iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.

22. Sure (Hac Suresi), 23. Ayet

Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.

25. Sure (Furkân Suresi), 15. Ayet

De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vadedilen ebedilik cenneti mi?” Orası onlar için bir mükafaat ve varılacak bir yerdir.

25. Sure (Furkân Suresi), 16. Ayet

Ebedi olarak kalacakları orada onlar için diledikleri her şey vardır. Bu Rabbinin uhdesine aldığı, (yerine getirilmesi) istenen bir va’didir.

29. Sure (Ankebût Suresi), 58. Ayet

İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükafatı ne güzeldir!

35. Sure (Fâtır Suresi), 33. Ayet

Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.

35. Sure (Fâtır Suresi), 34. Ayet

Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”

35. Sure (Fâtır Suresi), 35. Ayet

“O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez.”

39. Sure (Zümer Suresi), 20. Ayet

Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış ve altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah gerçek bir vaadde bulunmuştur. Allah vadinden dönmez.

47. Sure (Muhammed Suresi), 12. Ayet

Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

47. Sure (Muhammed Suresi), 15. Ayet

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

48. Sure (Fetih Suresi), 5. Ayet

Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır.

48. Sure (Fetih Suresi), 17. Ayet

Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.

52. Sure (Tûr Suresi), 17. Ayet

Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

55. Sure (Rahmân Suresi), 46. Ayet

Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 47. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 48. Ayet

İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengarenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.

55. Sure (Rahmân Suresi), 49. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 50. Ayet

İçlerinde akan iki pınar vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 51. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 52. Ayet

İkisinde de her meyveden çift çift vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 53. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 54. Ayet

Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 55. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 56. Ayet

Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

55. Sure (Rahmân Suresi), 57. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 58. Ayet

Onlar sanki yakut ve mercandır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 59. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 60. Ayet

İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

55. Sure (Rahmân Suresi), 61. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 62. Ayet

Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 63. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 64. Ayet

O iki cennet koyu yeşil renktedir.

55. Sure (Rahmân Suresi), 65. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 66. Ayet

İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 67. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 68. Ayet

İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 69. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 70. Ayet

Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.

55. Sure (Rahmân Suresi), 71. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 72. Ayet

Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.

55. Sure (Rahmân Suresi), 73. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 74. Ayet

Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.

55. Sure (Rahmân Suresi), 75. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 76. Ayet

Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).

55. Sure (Rahmân Suresi), 77. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

56. Sure (Vâkıa Suresi), 3. Ayet

Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 8. Ayet

Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!

56. Sure (Vâkıa Suresi), 9. Ayet

Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!

56. Sure (Vâkıa Suresi), 10. Ayet

(İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 12. Ayet

Onlar, Naîm cennetlerindedirler.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 13. Ayet

Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 15. Ayet

Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 17. Ayet

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 22. Ayet

Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 24. Ayet

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

56. Sure (Vâkıa Suresi), 25. Ayet

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 26. Ayet

Sadece “selam!”, “selam!” sözünü işitirler.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 27. Ayet

Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!

56. Sure (Vâkıa Suresi), 28. Ayet

(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 35. Ayet

Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.

56. Sure (Vâkıa Suresi), 36. Ayet

Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

57. Sure (Hadîd Suresi), 12. Ayet

Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır.

57. Sure (Hadîd Suresi), 21. Ayet

Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

58. Sure (Mücâdele Suresi), 22. Ayet

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

61. Sure (Saf Suresi), 12. Ayet

(Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır.

66. Sure (Tahrîm Suresi), 8. Ayet

Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.

69. Sure (Hâkka Suresi), 19. Ayet

İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!”

69. Sure (Hâkka Suresi), 20. Ayet

“Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”

69. Sure (Hâkka Suresi), 22. Ayet

Yüksek bir cennettedir.

69. Sure (Hâkka Suresi), 23. Ayet

Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).

69. Sure (Hâkka Suresi), 24. Ayet

(Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.”

81. Sure (Tekvîr Suresi), 13. Ayet

Cennet yaklaştırıldığı zaman,

85. Sure (Burûc Suresi), 11. Ayet

İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan, cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 8. Ayet

O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 9. Ayet

Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 12. Ayet

Orada akan bir kaynak vardır.

88. Sure (Gâşiye Suresi), 13. Ayet

Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

98. Sure (Beyyine Suresi), 8. Ayet

Rableri katında onların mükafatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.

CİMRİLİK VE CİMRİLER

2. Sure (Bakara Suresi), 195. Ayet

(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 180. Ayet

Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

4. Sure (Nisâ Suresi), 37. Ayet

Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

4. Sure (Nisâ Suresi), 128. Ayet

Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

9. Sure (Tevbe Suresi), 34. Ayet

Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.

9. Sure (Tevbe Suresi), 35. Ayet

O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım biriktirip sakladıklarınızı”! denilecek.

9. Sure (Tevbe Suresi), 76. Ayet

Fakat Allah lütuf ve kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve yüz çevirerek dönüp gittiler.

9. Sure (Tevbe Suresi), 77. Ayet

Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için o da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu.

9. Sure (Tevbe Suresi), 78. Ayet

Allah’ın, içlerinde gizlediklerini ve fısıltılarını bildiğini ve Allah’ın gaybleri çok iyi bilen olduğunu bilmediler mi?

9. Sure (Tevbe Suresi), 79. Ayet

Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

17. Sure (İsrâ Suresi), 29. Ayet

Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

17. Sure (İsrâ Suresi), 100. Ayet

De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir.”

47. Sure (Muhammed Suresi), 37. Ayet

Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

47. Sure (Muhammed Suresi), 38. Ayet

İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer ondan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.

53. Sure (Necm Suresi), 33. Ayet

Şimdi yüz çevireni; pek az verip de kaskatı cimrileşeni gördün mü?

57. Sure (Hadîd Suresi), 24. Ayet

Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır.

92. Sure (Leyl Suresi), 8. Ayet

Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

92. Sure (Leyl Suresi), 11. Ayet

Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

92. Sure (Leyl Suresi), 12. Ayet

Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

92. Sure (Leyl Suresi), 13. Ayet

Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

92. Sure (Leyl Suresi), 14. Ayet

Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

92. Sure (Leyl Suresi), 15. Ayet

O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

CİNLER

6. Sure (En’âm Suresi), 100. Ayet

Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır, yücedir.

6. Sure (En’âm Suresi), 128. Ayet

Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.

6. Sure (En’âm Suresi), 130. Ayet

(O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.

7. Sure (A’râf Suresi), 38. Ayet

Allah şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver” derler. Allah der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”

7. Sure (A’râf Suresi), 179. Ayet

Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

11. Sure (Hûd Suresi), 118. Ayet

Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.

17. Sure (İsrâ Suresi), 88. Ayet

De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”

41. Sure (Fussilet Suresi), 25. Ayet

Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.

41. Sure (Fussilet Suresi), 29. Ayet

(Ateşe giren) inkârcılar şöyle derler: “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan olsunlar.”

46. Sure (Ahkâf Suresi), 18. Ayet

İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. Şüphesiz onlar ziyana uğrayanlardır.

46. Sure (Ahkâf Suresi), 29. Ayet

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

46. Sure (Ahkâf Suresi), 30. Ayet

Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.”

46. Sure (Ahkâf Suresi), 31. Ayet

“Ey kavmimiz! Allah’ın dâvetçisine uyun, ona iman edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın.”

46. Sure (Ahkâf Suresi), 32. Ayet

Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

51. Sure (Zâriyât Suresi), 56. Ayet

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

51. Sure (Zâriyât Suresi), 57. Ayet

Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum.

51. Sure (Zâriyât Suresi), 58. Ayet

Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir.

55. Sure (Rahmân Suresi), 33. Ayet

Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.

55. Sure (Rahmân Suresi), 37. Ayet

Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?)

55. Sure (Rahmân Suresi), 38. Ayet

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

55. Sure (Rahmân Suresi), 39. Ayet

İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.

72. Sure (Cin Suresi), 1. Ayet

(Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

72. Sure (Cin Suresi), 10. Ayet

“Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”

72. Sure (Cin Suresi), 11. Ayet

“Doğrusu içimizde salih olanlar da var, olmayanlar da. Ayrı ayrı yollar tutmuşuz.”

72. Sure (Cin Suresi), 12. Ayet

“Muhakkak ki biz Allah’ı yeryüzünde aciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu aciz bırakamayacağımızı anladık.”

72. Sure (Cin Suresi), 13. Ayet

“Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”

72. Sure (Cin Suresi), 14. Ayet

“Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”

72. Sure (Cin Suresi), 15. Ayet

“Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

72. Sure (Cin Suresi), 16. Ayet

Yine de ki: “Bana şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.”

72. Sure (Cin Suresi), 18. Ayet

“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O halde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.

72. Sure (Cin Suresi), 19. Ayet

“Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.”

114. Sure (Nâs Suresi), 1. Ayet

De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”

CÖMERTLİK

17. Sure (İsrâ Suresi), 29. Ayet

Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

92. Sure (Leyl Suresi), 5. Ayet

Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

92. Sure (Leyl Suresi), 17. Ayet

Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

CUMA NAMAZI

62. Sure (Cuma Suresi), 9. Ayet

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.

62. Sure (Cuma Suresi), 10. Ayet

Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.

CUMARTESİ

2. Sure (Bakara Suresi), 65. Ayet

Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik.

4. Sure (Nisâ Suresi), 47. Ayet

Ey kendilerine kitap verilenler! Bir takım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut Cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat’ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur’an’a) iman edin. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecektir.

7. Sure (A’râf Suresi), 163. Ayet

Ey Muhammed ! Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşte onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk.

(Mealler; T.C.Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinden alınmıştır.)

Kur’an fihristi

Bu yazıyı okudunuz mu?

Bir ayet bir açıklama

Bir Ayet

Bir AYET bir açıklama

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir