Kur’an fihristi
“O”
ORGANLARIN ŞAHİTLİĞİ
24. Sure (Nûr Suresi), 23. Ayet
İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır.
36. Sure (Yâsîn Suresi), 63. Ayet
“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.”
36. Sure (Yâsîn Suresi), 64. Ayet
“İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”
36. Sure (Yâsîn Suresi), 65. Ayet
O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.
41. Sure (Fussilet Suresi), 19. Ayet
Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!
41. Sure (Fussilet Suresi), 20. Ayet
Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler.
41. Sure (Fussilet Suresi), 21. Ayet
Onlar derilerine, “Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?” derler. Derileri, “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca ona döndürülüyorsunuz?”
41. Sure (Fussilet Suresi), 22. Ayet
“Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz.”
41. Sure (Fussilet Suresi), 23. Ayet
“İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.”
75. Sure (Kıyâmet Suresi), 14. Ayet
Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
ORUÇ
2. Sure (Bakara Suresi), 183. Ayet
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.
2. Sure (Bakara Suresi), 184. Ayet
Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
2. Sure (Bakara Suresi), 185. Ayet
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
2. Sure (Bakara Suresi), 187. Ayet
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 35. Ayet
Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.
ÖĞÜT ALMAK (TEZEKKÜR)
2. Sure (Bakara Suresi), 221. Ayet
İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah’a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü’min bir cariye Allah’a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah’a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de, iman eden bir köle, Allah’a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.
6. Sure (En’âm Suresi), 3. Ayet
Halbuki O, göklerde de Allah’tır, yerde de. Sizin gizlinizi de bilir, açığa vurduğunuzu da. Sizin daha ne kazanacağınızı da bilir.
6. Sure (En’âm Suresi), 7. Ayet
(Ey Muhammed!) Eğer sana kağıda yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkar edenler, “Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir” diyeceklerdi.
6. Sure (En’âm Suresi), 26. Ayet
Onlar başkalarını ondan (Kur’an’dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helak ediyorlar.
6. Sure (En’âm Suresi), 57. Ayet
De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”
6. Sure (En’âm Suresi), 80. Ayet
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim’in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim’in ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
6. Sure (En’âm Suresi), 126. Ayet
Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
6. Sure (En’âm Suresi), 130. Ayet
(O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
6. Sure (En’âm Suresi), 152. Ayet
Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.
8. Sure (Enfâl Suresi), 57. Ayet
Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.
10. Sure (Yûnus Suresi), 3. Ayet
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O’nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah’tır. O halde O’na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?
11. Sure (Hûd Suresi), 24. Ayet
Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?
11. Sure (Hûd Suresi), 30. Ayet
“Ey kavmim! Eğer ben onları kovarsam, beni Allah’tan kim koruyabilir? Hiç düşünmüyor musunuz?”
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 25. Ayet
Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.
16. Sure (Nahl Suresi), 17. Ayet
Şu halde yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?
16. Sure (Nahl Suresi), 90. Ayet
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
17. Sure (İsrâ Suresi), 41. Ayet
Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu onların ancak kaçışlarını artırıyor.
21. Sure (Enbiyâ Suresi), 84. Ayet
Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
23. Sure (Mü’minûn Suresi), 85. Ayet
Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” de.
24. Sure (Nûr Suresi), 1. Ayet
Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.
24. Sure (Nûr Suresi), 27. Ayet
Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.
25. Sure (Furkân Suresi), 62. Ayet
O, öğüt almak isteyen ve çok şükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir.
28. Sure (Kasas Suresi), 43. Ayet
Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ’ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
28. Sure (Kasas Suresi), 46. Ayet
Yine biz (Mûsâ’ya) seslendiğimiz zaman Tûr’un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir kavmi, düşünüp öğüt alsınlar diye uyarman için (o haberleri) sana bildiriyoruz.
28. Sure (Kasas Suresi), 51. Ayet
Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peşpeşe ulaştırdık.
32. Sure (Secde Suresi), 4. Ayet
Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a kurulandır. Sizin için ondan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
37. Sure (Sâffât Suresi), 151. Ayet
İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar.
37. Sure (Sâffât Suresi), 153. Ayet
Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti?
37. Sure (Sâffât Suresi), 154. Ayet
Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz!
37. Sure (Sâffât Suresi), 155. Ayet
Hiç düşünmüyor musunuz?
39. Sure (Zümer Suresi), 21. Ayet
Görmedin mi, Allah gökten su indirdi de onu yeryüzündeki kaynaklara ulaştırdı. Sonra onunla renkleri çeşit çeşit ekinler çıkarıyor. Sonra ekinler kuruyor da onları sapsarı kesilmiş görüyorsun. Sonra da Allah onları kurumuş çer çöp haline getirir. Şüphesiz ki bunda akıl sahipleri için bir öğüt vardır.
39. Sure (Zümer Suresi), 27. Ayet
Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik.
40. Sure (Mü’min Suresi), 58. Ayet
Kör ile gören, îman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.
44. Sure (Duhân Suresi), 58. Ayet
(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
45. Sure (Câsiye Suresi), 23. Ayet
Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın; (halini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?
50. Sure (Kâf Suresi), 36. Ayet
Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helak ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?
50. Sure (Kâf Suresi), 37. Ayet
Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.
51. Sure (Zâriyât Suresi), 49. Ayet
Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.
54. Sure (Kamer Suresi), 15. Ayet
Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?
54. Sure (Kamer Suresi), 16. Ayet
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)!
54. Sure (Kamer Suresi), 17. Ayet
Andolsun biz, Kur’anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
54. Sure (Kamer Suresi), 21. Ayet
Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)!
54. Sure (Kamer Suresi), 22. Ayet
Andolsun biz, Kur’anı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
54. Sure (Kamer Suresi), 32. Ayet
Andolsun, biz Kur’anı, düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
54. Sure (Kamer Suresi), 40. Ayet
Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
54. Sure (Kamer Suresi), 51. Ayet
Andolsun, biz sizin gibileri hep helak ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
56. Sure (Vâkıa Suresi), 62. Ayet
Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!
69. Sure (Hâkka Suresi), 38. Ayet
Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’dan alıp tebliğ ettiği) sözüdür.
69. Sure (Hâkka Suresi), 41. Ayet
O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!
69. Sure (Hâkka Suresi), 42. Ayet
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!
73. Sure (Müzzemmil Suresi), 19. Ayet
Şüphesiz bunlar bir öğüttür. Kim dilerse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.
80. Sure (Abese Suresi), 11. Ayet
Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.
80. Sure (Abese Suresi), 12. Ayet
Dileyen ondan öğüt alır.
ÖLÇÜ VE TARTIDA HİLE YAPANLAR
83. Sure (Mutaffifîn Suresi), 1. Ayet
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!
83. Sure (Mutaffifîn Suresi), 2. Ayet
Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.
83. Sure (Mutaffifîn Suresi), 3. Ayet
Fakat, kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.
83. Sure (Mutaffifîn Suresi), 4. Ayet
Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
ÖLÜM
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 143. Ayet
Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 145. Ayet
Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 156. Ayet
Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 157. Ayet
Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 158. Ayet
Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 185. Ayet
Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.
4. Sure (Nisâ Suresi), 78. Ayet
Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
6. Sure (En’âm Suresi), 61. Ayet
O, kullarının üstünde mutlak hakimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 15. Ayet
Peygamberler Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 16. Ayet
Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 17. Ayet
Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir.
15. Sure (Hicr Suresi), 97. Ayet
Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz.
15. Sure (Hicr Suresi), 98. Ayet
O halde Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.
15. Sure (Hicr Suresi), 99. Ayet
Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
21. Sure (Enbiyâ Suresi), 35. Ayet
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.
23. Sure (Mü’minûn Suresi), 12. Ayet
Andolsun, biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık.
23. Sure (Mü’minûn Suresi), 13. Ayet
Sonra onu az bir su (meni) halinde sağlam bir karargaha (ana rahmine) yerleştirdik.
23. Sure (Mü’minûn Suresi), 14. Ayet
Sonra bu az suyu “alaka” haline getirdik. Alakayı da “mudga” yaptık. Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!
23. Sure (Mü’minûn Suresi), 15. Ayet
Sonra (ey insanlar) siz bunun ardından muhakkak öleceksiniz.
29. Sure (Ankebût Suresi), 57. Ayet
Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.
31. Sure (Lokmân Suresi), 34. Ayet
Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır.
35. Sure (Fâtır Suresi), 15. Ayet
Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık olandır.
35. Sure (Fâtır Suresi), 16. Ayet
Eğer Allah dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.
35. Sure (Fâtır Suresi), 17. Ayet
Bu Allah’a göre zor bir şey değildir.
39. Sure (Zümer Suresi), 30. Ayet
(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.
39. Sure (Zümer Suresi), 31. Ayet
Sonra şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme edileceksiniz
39. Sure (Zümer Suresi), 42. Ayet
Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
44. Sure (Duhân Suresi), 54. Ayet
İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
44. Sure (Duhân Suresi), 55. Ayet
Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.
44. Sure (Duhân Suresi), 56. Ayet
Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.
53. Sure (Necm Suresi), 42. Ayet
Şüphesiz en son varış Rabbinedir.
53. Sure (Necm Suresi), 43. Ayet
Şüphesiz O güldürür ve ağlatır.
53. Sure (Necm Suresi), 44. Ayet
Şüphesiz O öldürür ve diriltir.
56. Sure (Vâkıa Suresi), 60. Ayet
Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.
56. Sure (Vâkıa Suresi), 83. Ayet
Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
56. Sure (Vâkıa Suresi), 84. Ayet
Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
56. Sure (Vâkıa Suresi), 85. Ayet
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
56. Sure (Vâkıa Suresi), 86. Ayet
Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
62. Sure (Cuma Suresi), 6. Ayet
De ki: “Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!”
62. Sure (Cuma Suresi), 7. Ayet
Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. Allah zalimleri hakkıyla bilir.
62. Sure (Cuma Suresi), 8. Ayet
De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.”
63. Sure (Münâfikûn Suresi), 10. Ayet
Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.
67. Sure (Mülk Suresi), 1. Ayet
Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
67. Sure (Mülk Suresi), 2. Ayet
O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.
75. Sure (Kıyâmet Suresi), 26. Ayet
Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevkediliş Rabbinedir.
80. Sure (Abese Suresi), 17. Ayet
Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o!
80. Sure (Abese Suresi), 18. Ayet
Allah onu hangi şeyden yarattı?
80. Sure (Abese Suresi), 19. Ayet
Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
80. Sure (Abese Suresi), 20. Ayet
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
80. Sure (Abese Suresi), 21. Ayet
Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
102. Sure (Tekâsür Suresi), 1. Ayet
Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.
ÖRTÜNME
24. Sure (Nûr Suresi), 31. Ayet
Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
24. Sure (Nûr Suresi), 60. Ayet
Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 33. Ayet
Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah’a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 53. Ayet
Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 54. Ayet
Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 55. Ayet
Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mümin kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla şahittir.
33. Sure (Ahzâb Suresi), 59. Ayet
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
(Mealler; T.C.Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinden alınmıştır.)
Kur’an fihristi