Naziat suresi – Karşılaştırmalı meal
Karşılaştırmalı Kur’an Mealleri
NAZİAT SURESİ
Ali Bulaç | Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla |
Diyanet Vakfı | Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla. |
Elmalılı Hamdi Yazır | Bismillahirrahmanirrahim |
Süleyman Ateş | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.. |
Yaşar Nuri Öztürk | Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla… |
Ali Bulaç | 1- Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun. |
Diyanet Vakfı | l. Söküp çıkaranlara, andolsun; |
Elmalılı Hamdi Yazır | 1-Andolsun, o daldırıp çıkaranlara, |
Süleyman Ateş | 1. Andolsun söküp çıkaranlara, |
Yaşar Nuri Öztürk | 1 Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara, |
Ali Bulaç | 2- Yumuşacık çekip alanlara, |
Diyanet Vakfı | 2. Yavaşça çekenlere, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 2-usulcacık çekenlere, |
Süleyman Ateş | 2. Hemen çekip alanlara, |
Yaşar Nuri Öztürk | 2 Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere, |
Ali Bulaç | 3- Yüzdükçe yüzerek gidenlere, |
Diyanet Vakfı | 3.Yüzdükçe yüzenlere, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 3-yüzüp yüzüp gidenlere. |
Süleyman Ateş | 3. Yüzüp gidenlere, |
Yaşar Nuri Öztürk | 3 Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere, |
Ali Bulaç | 4- Öncü olarak yarışıp geçenlere, |
Diyanet Vakfı | 4.Yarıştıkça yarışanlara, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 4-yarışıp geçenlere, |
Süleyman Ateş | 4. Yarışıp, geçenlere, |
Yaşar Nuri Öztürk | 4 Derken öne geçip yarışı kazananlara, |
Ali Bulaç | 5- Derken işi bir düzen içinde evirip çevirenlere, |
Diyanet Vakfı | 5.Derken iş düzenleyenlere . |
Elmalılı Hamdi Yazır | 5-ve bir iş çevirenlere ki, |
Süleyman Ateş | 5. Derken işi düzenleyenlere! |
Yaşar Nuri Öztürk | 5 Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere, |
Ali Bulaç | 6- O sarsıntının sarsacağı gün, |
Diyanet Vakfı | 6. Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 6-o gün sarsıntı sarsacak. |
Süleyman Ateş | 6. O gün o gürültü sarsar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 6 Ki o gün şiddetle sarsacak olan saracaktır. |
Ali Bulaç | 7- Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek. |
Diyanet Vakfı | 7. Onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 7-Onu ikincisi izleyecek. |
Süleyman Ateş | 7. Ardından başka bir gürültü gelir. |
Yaşar Nuri Öztürk | 7 Onu, ardısıra gelen izleyecektir. |
Ali Bulaç | 8- O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak. |
Diyanet Vakfı | 8.İşte o gün yürekler kaygıdan oynar, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 😯 gün yürekler oynar kaygıdan. |
Süleyman Ateş | 8. O gün bazı yürekler çarpar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 8 Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir. |
Ali Bulaç | 9- Gözler zillet içinde düşecek. |
Diyanet Vakfı | 9.Gözler yorgun düşer. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 9-Gözler kalkmaz saygıdan. |
Süleyman Ateş | 9. Gözleri (korkudan) aşağı kayar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 9 Onların gözleri yerlere eğilecektir. |
Ali Bulaç | 10- Derler ki: ‘Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?’ |
Diyanet Vakfı | 10.Diyorlar ki, “Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 10-Diyorlar ki: “Biz gerçekten eski halimize döndürülecek miyiz? |
Süleyman Ateş | 10. Diyorlar ki: “Biz yine eski halimize döndürülecek miyiz?” |
Yaşar Nuri Öztürk | 10 “Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?” diyorlar. |
Ali Bulaç | 11- ‘Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?’ |
Diyanet Vakfı | 11.(Hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra ha?” |
Elmalılı Hamdi Yazır | 11-Ya, ufalanmış kemikler olduktan sonra ha?” |
Süleyman Ateş | 11. Biz çürümüş kemikler olduktan sonra ha? |
Yaşar Nuri Öztürk | 11 “Un-ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!” |
Ali Bulaç | 12- Derler ki: ‘Şu durumda, zararına bir dönüştür bu.’ |
Diyanet Vakfı | 12. “O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur” dediler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 12-Dediler ki: “Öyleyse o zararlı bir dönüş!” |
Süleyman Ateş | 12. Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür! dediler. |
Yaşar Nuri Öztürk | 12 “Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!” diye konuştular. |
Ali Bulaç | 13- Oysa bu, yalnızca tek bir haykırıştır. |
Diyanet Vakfı | 13. Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 13-Fakat o zorlu bir kumandadır, |
Süleyman Ateş | 13. O (olay zor değil) bir tek haykırış(a bakmakta)dır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 13 Oysaki o, sert bir komut sesinden ibarettir. |
Ali Bulaç | 14- Bir de bakarsın ki, onlar yerin üstündedirler. |
Diyanet Vakfı | 14. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 14-bir de bakarsın uyanmışlar, hepsi meydanda. |
Süleyman Ateş | 14. Hemen onlar uyanıklık alanındadırlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 14 Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir. |
Ali Bulaç | 15- Musa’nın haberi sana geldi mi? |
Diyanet Vakfı | 15. (Habibim!) Sana Musa’nın haberi geldi mi? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 15-Sana o Musa’nın haberi geldi ya? |
Süleyman Ateş | 15. Musa’nın haberi sana geldi mi? |
Yaşar Nuri Öztürk | 15 Ulaştı mı sana Mûsa’nın haberi? |
Ali Bulaç | 16- Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva’da seslenmişti: |
Diyanet Vakfı | l6. Kutsal vâdi Tuvâ’da Rabbi ona şöyle seslenmişti: |
Elmalılı Hamdi Yazır | 16-Hani Rabbi ona o mukaddes vadi Tuva’da seslenmişti: |
Süleyman Ateş | 16. Hani Rabbi ona Kutsal Vadi’de, “Tuva”‘da ünlemişti: |
Yaşar Nuri Öztürk | 16 Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva’da seslenmişti: |
Ali Bulaç | 17- ‘Firavun’a git; çünkü o, azdı.’ |
Diyanet Vakfı | 17. Firavun’a git! Çünkü o çok azdı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 17-Haydi git Firavun’a, çünkü o pek azıttı. |
Süleyman Ateş | 17. Fir’avn’a git, çünkü o azdı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 17 “Firavun’a git! İyice azdı o.” |
Ali Bulaç | 18- Ona de ki: “Temizlenmek ister misin?’ |
Diyanet Vakfı | 18. De ki:Nasıl arınmağa gönlün var mı? |
Elmalılı Hamdi Yazır | 18-De ki: “İster misin temizlenesin? |
Süleyman Ateş | 18. De ki: Arınmağa gönlün var mı? |
Yaşar Nuri Öztürk | 18 “De ki ona: ‘Arınıp temizlenmeye ne dersin?” |
Ali Bulaç | 19- ‘Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O’ndan) korkmuş olursun.’ |
Diyanet Vakfı | 19. Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 19-Sana Rabbini tan itayım da ona saygı duyasın?” |
Süleyman Ateş | 19. Seni Rabbin(in yolun)a ileteyim de O’ndan korkasın. |
Yaşar Nuri Öztürk | 19 “Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!” |
Ali Bulaç | 20- (Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi. |
Diyanet Vakfı | 20. Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 20-Vardı ona, o büyük mucizeyi gösterdi. |
Süleyman Ateş | 20. Ona büyük mu’cizeyi gösterdi. |
Yaşar Nuri Öztürk | 20 Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi. |
Ali Bulaç | 21- Fakat o, yalanladı ve isyan etti. |
Diyanet Vakfı | 21. (O ise) hemen yalanladı ve isyan etti. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 21-Fakat o, yalan dedi ve isyan etti. |
Süleyman Ateş | 21. Fakat o yalanladı, karşı geldi. |
Yaşar Nuri Öztürk | 21 Ama o yalanladı, isyan etti. |
Ali Bulaç | 22- Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını döndü. |
Diyanet Vakfı | 22. Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstererek sırtını döndü. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 22-Sonra koşarak ters yöne gitti. |
Süleyman Ateş | 22. Sonra sırtını döndü; (Musa’nın getirdiklerini iptal etmek için) çalışmağa koyuldu. |
Yaşar Nuri Öztürk | 22 Sonra, sırtını döndü; koşuyordu. |
Ali Bulaç | 23- Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi; |
Diyanet Vakfı | 23. Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı: |
Elmalılı Hamdi Yazır | 23-Derken toplayıp bağırdı! |
Süleyman Ateş | 23. (Adamlarını) Topladı, (onlara) bağırdı: |
Yaşar Nuri Öztürk | 23 Derken, bir araya toplayıp bağırdı. |
Ali Bulaç | 24- ‘Sizin en yüce Rabbiniz benim’ dedi. |
Diyanet Vakfı | 24. Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 24-“Benim en büyük Rabbinizi” dedi. |
Süleyman Ateş | 24. Ben sizin en yüce Rabbinizim! dedi. |
Yaşar Nuri Öztürk | 24 Dedi ki: “Ben sizin en yüce rabbinizim.” |
Ali Bulaç | 25- Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı. |
Diyanet Vakfı | 25. Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 25-Allah da onu tuttu, sonuna ve önüne (ahirette ve dünyada) ibret olmak üzere bir cezaya çarptırdı. |
Süleyman Ateş | 25. Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dünyanın) azabıyle cezalandırdı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 25 Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı. |
Ali Bulaç | 26- Gerçekten bundan ‘içi titreyerek korkacak’ kimse için elbette bir ibret (ders) vardır. |
Diyanet Vakfı | 26. Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 26-Şüphesiz ki, bunda saygı duyacaklar için bir ibret vardır. |
Süleyman Ateş | 26. Şüphesiz bunda (Allah’tan) korkacak kimse için ibret vardır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 26 Kuşkusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır. |
Ali Bulaç | 27- Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti. |
Diyanet Vakfı | 27. Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 27-Siz mi yaratılışça daha çetinsiniz, yoksa gökyüzü mü? Onu O “Allah” bina etti. |
Süleyman Ateş | 27. Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? (Allah) onu yaptı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 27 Siz mi daha zorsunuz yaratılışça, gök mü? |
Ali Bulaç | 28- Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi. |
Diyanet Vakfı | 28. Onu yükseltti, düzene koydu , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 28-Boyuna yükseklik verdi, nizamına koydu. |
Süleyman Ateş | 28. Kalınlığını (tavanını) yükseltti, onu düzenledi. |
Yaşar Nuri Öztürk | 28 Onu O yapıp kurdu. Onun boyunu yükseltti; ardından ona ahenk ve düzen verdi. |
Ali Bulaç | 29- Gecesini kararttı, kuşluğunu açığa-çıkardı. |
Diyanet Vakfı | 29. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 29-Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı. |
Süleyman Ateş | 29. Gecesini örtüp kararttı, kuşluğunu (güneşinin ışığını) açığa çıkardı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 29 Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. |
Ali Bulaç | 30- Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi. |
Diyanet Vakfı | 30. Ondan sonra da yerküreyi döşedi, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 30-Ondan sonra da yeryüzünü döşedi. |
Süleyman Ateş | 30. Bundan sonra da yeri yayıp yuvarlattı. |
Yaşar Nuri Öztürk | 30 Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı. |
Ali Bulaç | 31- Ondan da suyunu ve otlağını çıkardı. |
Diyanet Vakfı | 31. Yerden suyunu ve otlağını çıkardı, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 31-Ondan suyunu ve otlağını çıkardı. |
Süleyman Ateş | 31. Ondan suyunu ve otlağını çıkardı, |
Yaşar Nuri Öztürk | 31 Ondan suyunu, otlağını çıkardı. |
Ali Bulaç | 32- Dağlarını dikip-oturttu; |
Diyanet Vakfı | 32. Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 32-Ve dağlarını oturttu. |
Süleyman Ateş | 32. Dağları oturttu, |
Yaşar Nuri Öztürk | 32 Dağları, demir atmış gibi oturttu; |
Ali Bulaç | 33- Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere. |
Diyanet Vakfı | 33. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 33-Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için. |
Süleyman Ateş | 33. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. |
Yaşar Nuri Öztürk | 33 Sizin için ve hayvanlarınız için bir geçim aracı olarak. |
Ali Bulaç | 34- Ancak o, ‘her şeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman. |
Diyanet Vakfı | 34. Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 34-Fakat o en büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, |
Süleyman Ateş | 34. Herşeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman, |
Yaşar Nuri Öztürk | 34 O güç yetmez büyük felaket geldiğinde, |
Ali Bulaç | 35- O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. |
Diyanet Vakfı | 35. İnsanın yapıp ettiklerini hatırlayacağı gün, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 35-O, insanın neye koştuğunu anlayacağı gün, |
Süleyman Ateş | 35. O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 35 O gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar. |
Ali Bulaç | 36- Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir. |
Diyanet Vakfı | 36. Ve görene cehennem açık bir şekilde gösterilmiştir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 36-gören kimseler için cehennem hortlatıldığı zaman, |
Süleyman Ateş | 36. Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır. |
Yaşar Nuri Öztürk | 36 Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. |
Ali Bulaç | 37- Artık kim taşkınlık edip-azarsa, |
Diyanet Vakfı | 37. Artık kim azmışsa , |
Elmalılı Hamdi Yazır | 37-artık her kim azgınlık etmiş, |
Süleyman Ateş | 37. Artık kim azmışsa, |
Yaşar Nuri Öztürk | 37 Artık azmış olan, |
Ali Bulaç | 38- Ve dünya hayatını seçerse, |
Diyanet Vakfı | 38. Ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 38-dünya hayatını tercih etmişse, |
Süleyman Ateş | 38. Ve şu yakın hayatı yeğlemişse, |
Yaşar Nuri Öztürk | 38 Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan için, |
Ali Bulaç | 39- Şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir. |
Diyanet Vakfı | 39. Şüphesiz cehennem(onun için) tek barınaktır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 39-muhakkak onun varacağı yer cehennemdir. |
Süleyman Ateş | 39. Onun barınağı cehennemdir. |
Yaşar Nuri Öztürk | 39 Cehennem, barınağın ta kendisidir. |
Ali Bulaç | 40- Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa, |
Diyanet Vakfı | 40. Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için, |
Elmalılı Hamdi Yazır | 40-Her kim de Rabbinin makamından korkmuş, nefsini kötü arzulardan engellemişse, |
Süleyman Ateş | 40. Ama kim Rabbinin divanında dur(up hesap ver)mekten korkmuş ve nefsi(ni) kötü heves(ler) den men’etmişse |
Yaşar Nuri Öztürk | 40 Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklanmış olan içinse, |
Ali Bulaç | 41- Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir. |
Diyanet Vakfı | 41.Şüphesiz cennet(onun) yegâne barınağıdır. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 41-muhakkak cennettir onun varacağı. |
Süleyman Ateş | 41. Onun barınağı da cennettir. |
Yaşar Nuri Öztürk | 41 Cennet, barınağın ta kendisidir. |
Ali Bulaç | 42- ‘O ne zaman demir atacak?’ diye, sana kıyamet-saatini soruyorlar. |
Diyanet Vakfı | 42. Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? (derler.) |
Elmalılı Hamdi Yazır | 42-Sana o saatten (kıyameti) soruyorlar “Ne zama demir atması?” diye, |
Süleyman Ateş | 42. Sana sa’atden soruyorlar: Demir atması (gelip çatması) ne zaman diye. |
Yaşar Nuri Öztürk | 42 O saatten soruyorlar sana, “gelip demir atması ne zaman?” diye. |
Ali Bulaç | 43- Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki… |
Diyanet Vakfı | 43. Sen onu nereden bilip bildireceksin! |
Elmalılı Hamdi Yazır | 43-Nerde senden onu anlatması (sen nerede, onu anlatmak nerede)?! |
Süleyman Ateş | 43. Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?! |
Yaşar Nuri Öztürk | 43 Nerede sende, onu hatırlatacak şey! |
Ali Bulaç | 44- En sonunda o (ve onunla ilgili bilgi), Rabbine aittir. |
Diyanet Vakfı | 44. Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 44-Rabbine aittir onunla ilgili bütün bilgi. |
Süleyman Ateş | 44. Onun bilgisi Rabbine aittir. |
Yaşar Nuri Öztürk | 44 Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır. |
Ali Bulaç | 45- Sen, yalnızca ondan ‘içi titreyerek korkanlar’ için bir uyarıcısın. |
Diyanet Vakfı | 45. Sen ancak ondan korkanları uyarırsın. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 45-Sen, ancak O’ndan korkacakların bir uyarıcısısın! |
Süleyman Ateş | 45. Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarıcısın. |
Yaşar Nuri Öztürk | 45 Sen sadece, ondan korkanları uyaransın. |
Ali Bulaç | 46- Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler. |
Diyanet Vakfı | 46. Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar. |
Elmalılı Hamdi Yazır | 46-Onlar, onu (kıyameti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya bir kuşluğundan başka durmamışa dönecekler. |
Süleyman Ateş | 46. Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | 46 Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. |
http://www.kuranikerim.gen.tr sitesinden alınmıştır.
Naziat suresi – Karşılaştırmalı meal