ORUÇ VE İMAN
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Bakara 2/185)
ORUÇ VE İMAN
Oruç Yüce Allah’ın rızasına hasıl olmak maksadıyla, açı, susuzu, fakiri anlamak, Allah’ın nimetlerine şükretmek, mahrumiyeti anlamak, yaşama çeki düzen vermek, bedeni dinlendirmek, nefsi zapt etmek maksadıyla tutulan, imanı güçlendiren, şartı uyan Müslümanlar üzerine farz kılınmış bedeni bir ibadettir. İbadetlerin en ağırlarından olup sevabı fazlaca olanlardandır. Mübarek Ramazan ayı boyunca tutuluyor olması bu manasını daha da güçlendirir.
Oruç tutmak aç kalmak, öğlenin geç saatlerine kadar yatıp, üç dört saat sonra iftar, komşular ne der diyerek yapılacak bir ibadet değildir. Oruç tutmak bedeni, ailevi, mülki, beşeri veya toplumsal sorumlulukları geciktirme veya iptal ettirme mazereti hiç değildir. Oruç Allah’ı anma ve O’na yaklaşma girişimidir. Ameller niyete göre olduğundan başkasına hoş görünmek veya başkaları ne der diye düşünmek olmaz. Orucu hafife almak hiç olmaz. Oruç tutmak ne kadar sevaba adaysa, tutmamak ta o kadar günaha adaydır. Bunu reddetmek veya meziyetine inanmamak ise çok daha büyük bir günahtır. Yoğun iş temposu nedeniyle tutamamak başka şeydir, “ben zaten açlığın ne demek olduğunu biliyorum” diyerek tutmamak başka şey.
Farz olan bir şeyin yorumu biz kullara düşmez. Ayrıca nice açlıklar, acılar ve yoksunluklar vardır ki akıllara bile gelmez. Biz yaşadıklarımızla ahkâm kesersek bu Allah’ın zoruna gider. Haddi aşmak ta mümine zinhar yakışmaz.
Bütün ibadetlerde olduğu gibi oruçta ta pek çok faydalarına ve verdiği terbiyeye rağmen tek gaye vardır “Allah’ın rızasına mazhar olmak.” Bu nedenle kilo vermek, tasarruf yapmak gibi beşeri heveslerle oruç tutulmaz. Oruçlu olunan esnada diğer ibadetler aynen devam ettirildiği gibi, ilave ibadet, hayır ve dualarda yapılır. Teravih namazı bu anlamda önemlidir. Müminler arası dayanışmayı, şükrü hedefleyen bu namaz Ramazan ayının hüviyetiyle birlikte anılır. Fitre ve sadakalar da aynı şekildedir.
İslam dini tüm ibadetlerde gösterdiği kolaylığı bu ibadette de göstermiştir ancak asıl olan mümkünse ara vermeden, hakkını vererek ve emredilen ayda tutmaktır.
Özetle; mümin için farz olan ibadetlerin biri olan oruç bedenen ve kalben yapılan, maddi ve manevi pek çok faydası bulunan bir Allah’a yaklaşma şeklidir. Bu mübarek ayda yükselen maneviyat orucu daha değerli kılar ve yükselen bu ruh imanı güçlendirir. Bu ayda toplumda görülen pek çok ahlaksızlık, harama meylin azalmasının nedeni kalplerdeki Allah sevgisi veya Allah korkusudur. Allah’tan korkmayan kâfirdir ancak yürekler O’na sevgiyle yelken açmalı, korkudan ziyade tek sahip bilerek sevgi ile yaklaşılmalıdır.
Bu nedenle oruçta emredildiği için tutulacağı gibi Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmak maksadıyla Ramazan ayının şanına yakışır ciddiyette tutulmalı, o müstesna ayın müminler olarak bütün nimetlerinden faydalanmak gayesi esas alınmalıdır. Bu ayda her salih amel ve ibadetin karşılığının ziyadesiyle verileceğini umarak iyiliğe ve hayra daha fazla koşmalı, gösterişten, pahalı iftar sofralarından kaçınmalı, ramazan ayında ve oruç neticesinde kazanılan huy ve melekeler ramazan ayından yani oruçtan sonrada devam ettirilmelidir. Bu sayede Ramazan ayı ve oruç gerçek manasına kavuşmuş olur.
Bedene zulmetmemek, açın halini anlamak, Allah’a nimetler için şükretmek gibi pek çok manevi hissin yıl boyunca devamı mümin için hedef olmalıdır. Zaten bu ayda şahlanan iman ile yürekleri ve dillerin kötülük yapması mümkün değildir.
ORUÇ VE FAYDALARI (NH)
Ramazan ayında oruç tutmak İslam’ın beş şartından biridir. Oruç, niyet ederek tan yerinin ağarmasından itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsi ilişkide bulunmamak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. Peygamberimiz oruç tutanlar için şu müjdeyi veriyor: “Kim inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”(El-Buhari, Savm:7)
Oruç, ancak Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için tutulur. Oruç, iyi bir irade terbiyesidir: İnsanlara iyi huylar ve ahlak güzelliği sağlar, insanı olgunlaştırır. Oruç, aynı zamanda Müslümanı günah işlemekten ve cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır. Acıma duygusunu geliştirir, sağlığımızın korunmasına yardımcıdır, nimetlerin değerini bildirir, olaylar karşısında sabırlı olmayı öğretir. Yüce Allah bir hadisi kudsîde “Oruç benim içindir, o’nun mükâfatını da ben veririm” buyurmuştur (Müslim, Siyam;30).
RAMAZAN ORUCU VE ORUÇ ÇEŞİTLERİ
Ramazan orucu müslüman, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş kimselere farzdır. Ramazan orucu, kameri aylardan Ramazan ayının bazen 29, bazen 30 gün sürmesine göre 29 veya 30 gün olarak tutulur. Oruçlarda niyet önemlidir. Niyet kalp ile olur. Geceleyin imsaktan önce veya imsak vaktinde ertesi gün oruç tutacağını kalbinden geçiren bir müslüman o günün orucuna niyet etmiş olur. Oruç tutmak düşüncesi ile sahur yemeğine kalkan kimse de oruca, niyet etmiş sayılır. Ancak oruç tutan kimsenin hem içinden niyet etmesi, hem de dili ile “Niyet ettim Ramazan’ın yarınki orucuna” diye söylemesi daha iyi olur.
Beş çeşit oruç vardır:
1. FARZ ORUÇ: Ramazan orucunun edası ve kazası farzdır. Keffaret oruçlarının tutulması da farzdır.
2. VACİP ORUÇ: Adak oruçları ile bozulan nafile orucun kaza edilmesi vaciptir.
3. SÜNNET ORUÇ: Kamerî aylardan Muharrem ayının 9-10 veya 10-11. günlerinde oruç tutmak sünnettir.
4. MÜSTEHAP ORUÇ: Kameri ayların 13. 14. 15. günleri ile her haftanın Pazartesi ve Perşembe günleri, Şevval ayında 6 gün oruç tutmak müstehaptır.
5. MEKRUH ORUÇ: İki türlü mekruh oruç vardır:
a) Muharrem ayının sadece 10. günü, yalnız Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak, iki orucu iftar etmeksizin birbirine eklemek veya senenin tamamını oruçlu geçirmek “TENZÎHEN MEKRUH”tur.
b) Ramazan bayramının birinci günü ile Kurban Bayramının 4 günü oruç tutmak “TAHRÎMEN MEKRUH”tur.
RAMAZAN’DA ORUÇ TUTAMAYANLAR NE YAPARLAR?
Oruç tutmayacak kadar hasta olanlar, hastaya bakanlar, Ramazan ayında yolculuk yapanlar, gebe veya emzikli olanlar, aşırı yaşlılar ve düşkünler, aybaşı hali veya loğusalık halinde bulunan kadınlar Ramazan ayında oruç tutmazlar. Bunlardan:
a) Aybaşı hali veya loğusalık halinde olan kadınlar ile emzikli ve gebe olan kadınlar, bu özürleri sona erdikten sonra ve Ramazan ayı dışında oruçlarını kaza ederler.
b) Yolcular, yolculukları bitince oruçlarına başlarlar. Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını Ramazan ayından sonra tutarlar.
ORUCA NE ZAMAN VE NASIL NİYET EDİLİR
Orucun sahih olması için niyet etmek şarttır. Niyetsiz oruç makbul değildir. Ramazan orucuna, akşamdan itibaren kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Şöyle ki: Normal olarak oruca, sahur yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp yeme içme zamanının bittiği imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, güneş doğmuş olsa bile, kuşluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir şey yapmasın.
Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, akşamdan sonra yarının orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez. Ramazan ayında tutulamayan orucu, başka günlerde kaza ederken niyetin geceleyin «tan yeri ağarmadan önce» yapılması gerekir.
Kefaret oruçları da böyledir. Bu oruçlara imsaktan sonra niyet edilmez. Niyet esasen kalp ile olur. Yani geceleyin, yarın oruç tutacağını kalbinden geçiren kimse niyet etmiş demektir. Oruç tutmak düşüncesi ile sahur yemeğine kalkan kimsenin bu düşüncesi de niyettir. Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir. Ancak kalp ile yapılan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir. Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: “Niyet ettim Ramazan-ı şerifin yarınki orucuna” diye söylemelidir.
ORUÇ NASIL TUTULUR?
Oruç, imsâk vaktinde başlar. Oruca niyet eden kimse bu vakitten itibaren herhangi bir şey yiyemez, içemez ve orucu bozan şeyleri yapamaz. Bu durum akşam güneş batıncaya kadar devam eder. Güneş battıktan sonra yiyip içmek suretiyle orucunu açar. İşte niyet ederek, imsâk vaktinden akşam güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve orucu bozan şeylerden sakınmakla bir günlük oruç tutulmuş olur.
ORUCU BOZUP KAZA VE KEFFARET GEREKTİREN HALLER
Oruçlu olduğunu bildiği halde kasden;
1- Yemek, içmek, (ister gıda maddesi, isterse ilaç olsun)
2- Cinsi ilişkide bulunmak.
3- Sigara içmek Orucu bozar, kaza ve keffareti gerektirir.
Kaza: Bozulan orucun yerine gününe gün oruç tutmaktır.
Keffaret: Bozulan bir gün orucun yerine iki ay veya altmış gün peşpeşe oruç tutmaktır.
Ramazan ayında niyet ederek oruca başlayan bir kimse özürsüz olarak bile bile yiyip içse veya cinsi ilişkide bulunsa orucu bozulur. Bozulan bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrıca oruç özürsüz olarak ve bile bile bozulduğu için de keffaret tutması gerekir. Başlanan bir orucu bilerek bozmanın dünyadaki cezası keffarettir. Yani altmış gün birbiri ardınca oruç tutmaktır. Herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden başlayıp altmış günü kesintisiz tamamlamak lazımdır. Kadınlar keffaret orucu tutarken araya giren âdet günlerini tutmazlar, âdet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam ederek altmış günü tamamlarlar.
ORUCU BOZUP YALNIZ KAZAYI GEREKTİREN ŞEYLER
1) Yenmesi mutad olmayan ve ilaç olarak da kulanılmayan şeyleri yutmak, (toprak, kağıt, pamuk gibi)
2) Buruna ilaç çekmek,
3) Kulağın içine yağ damlatmak,
4) Abdest esnasında ağzına ve burnuna su alırken kendi elinde olmayarak boğazına su kaçmak,
5) Ağzına aldığı renkli ipliğin boyası tükürüğe geçip, boyanan bu tükürüğü yutmak,
6) Zorla orucu bozulmak,
7) Ağız dolusu kusmak, (Kendi isteği ile)
8) Akşam vakti girmediği halde, akşam oldu zannederek iftar etmek,
9) İmsak vakti geçtiği halde, İmsak’a daha vardır zannederek yemek.
10) Kendi iradesi olmaksızın ağzına kar ve yağmur tanesi kaçan ve bunu yutmak
11) Meşru bir özür sebebiyle; makadından şırınga (iğne) yaptırmak
ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER
1) Oruçlu olduğunu unutarak yemek, içmek, (unutarak yiyip içerken oruçlu olduğunu hatırlarsa hemen ağzını yıkayıp oruca devam eder, oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra boğazından aşağıya bir şey geçerse orucu bozulur.)
2) Kulağına su kaçmak,
3) Göze ilaç damlatmak,
4) Gece yıkanması gerekirken sabahleyin yıkanmak,
5) Kendi isteği olmayarak kusmak,
6) İhtilâm olmak, (yani uyurken cünüplük hali meydana gelmek)
7) Kan aldırmak,
8) Kendi isteği olmayarak boğazına toz, duman girmek,
9) Ağzındaki tükürüğü yutmak.
10) Yemeksizin herhangi bir maddenin tadını boğazında hissetmesi
11) Nohut tanesinden daha küçük olan ve dişler arasında bulunan yiyeceği yutmak.
ORUÇLUYA MEKRUH OLAN HUSUSLAR
1- Bir şeyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak
2- Lüzumsuz yere bir şey çiğnemek
3- Sakız çiğnemek
4- Kendisinden emin olmayan bir kişinin hanımını öpmesi, boynuna sarılması, kucağına alması.
5- Tükürüğü ağızda biriktirip yutmak
6- Kan aldırmak
7- Kendini zayıf düşüreceğini tahmin ettiği yorucu bir işte çalışmak.
8- Ağzına su alıp çalkalamak.
NOT: Yazının son kısmında Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU resmi sitesinden alıntı yapılmıştır.
Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele. (Tevbe 9/112)
ORUÇ VE İMAN