Anasayfa / AHİR ZAMANLAR / Tarikat ve mezhep üstü yaşam
imanilmihali.com
Tarikat ve mezhep üstü yaşam

Tarikat ve mezhep üstü yaşam

Tarikat ve mezhep üstü yaşam

Kur’an, emrettiği İslam ile fıtrattan itibaren başlayan din safahatına son noktayı koymuş, Yüce Allah Kur’an ile sözlerini tamamlamış ve bizler için hak din İslam’ı kıyamete dek baki kılmıştır.

Aynı Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a tabi olanları kardeş ilan eden Kur’an, dini bölmeyi, başka ilahlar edinmeyi ve Kur’an’dan başka ipe sarılmayı ise kesinlikle yasak etmiştir.

O halde tüm beşeri yorumlardan kaynaklanan insan yapısı tarikat ve mezhepler, hizip ve fıkralar fanidir, zamansaldır, değişik anlayışlardır ama hiçbiri din değildir bilakis içlerinde yaşattıkları şirk kokulu şaibeler nedeniyle dinle uyuşmaz haldedir.

Birinin dediğini diğeri yalanlayan, birinin din diye savunduğunu diğerinin dinsizlikle itham ettiği tarikat ve mezheplerin tamamı değerli ve müstesnadır ama hiçbiri Allah kelamından daha kıymetli değildir. Çünkü beşeridir, vahye muhatap değildir, yorumdan ibarettir. Dahası tek kişiye itaati zounlu kılan bu odakların kapısından çoğu zaman giremeyen Kur’an olmadan yaşanan din İslam olamaz, değildir de.

Haram ve helal belirleme yetkisini kullanan, kendi fikirlerini dinin üzerine çıkartan, vahiy diyemese de ilham veya rüya diye adeta Kur’an’ı tamamlama veya sünneti sürdürme iddiasındaki şeyhle ve şıhlar asırlar öncesinin tezlerini savunarak İslam’In evrenselliğinde de düşman olmakla kalmaz, kendilerini haşa peygamber mevkine ve yine haşa Hz. Peygamberi ilah mevkine yücelterek şirke imza atarlar.

Oysa din, tarikatlar ve mezhepler üstüdür, ilahidir, Kur’ansaldır, Muhammed’idir.

Burada kast edilen mezhep veya tarikatların birleştirilmesi de değildir. Aksine tüm bunlar yorumlarıyla dine renk katanlardır ama iman bunların hepsinden ayrı bir lezzettir ve bunların hiçbirine tabi olmayı hoş görmez.

Yaşam, fıtrat gayesine uygun sürdürülmesi gerekendir ve şeytan dini böldürmek için çalışandır.

Diğerlerini dinsizlikle itham eden tarikatların hangisi doğrudur? Doğru olan tam mıdır? Doğru ve tam olan Kur’an’a uygun mudur? Kur’an’a uygunluk şartı gaye ise yol ve yorumlar aramanın maksadı nedir?

Dini bölmenin mazereti olmaz ve dini bölmek masum bir gaflet değildir. Çoğusu dış kaynaklardan beslenen nifaklar bu sayede atılır, İslam’ın kuyusunu kazıp cehalete mahkum eden kabuller buralarda filizlenir ve akıllar burada derin mahzenlere hapsedilir ki İslamalemi bugün bu kan ve gözyaşı ile acılar içinde yanıp kavrulmaktadır.

Din hiçbir tarikat veya mezhebe sığmaz, hiçbir yol veya yorum Kur’an ile anlatılmak istenen manayı tam karşılayamaz.

Bugün 476 tane tarikat varsa ortada kocaman bir yanlış var demektir.Çünkü yol ve yorum birkaç taneden ibaret olmalıdır ki kıymetli olsun. Sayının artması ise sadece oralardan mamalananların çokluğunu ve bu işin ne kadar yüksek getirili olduğuna işarettir. Beşeri kar sağlayan bir yerin ise dine hizmet etmesi sözde kalmaya mahkumdur.

Tarikatların her birinin farklı kıyafet ve usul izlemesi de sünneti tartışılır hale getirir ki hangisinin doğru olduğunu tespit etmek mümkün değildir.

Kur’an’ın temel mesajı, insan haklarına saygı, hak ve adalet, eşitlik, kardeşlik iken mesela diğer tarikattakileri kardeşten saymak yerine küfür cephesine dahil eden bir anlayış ne kadar İslami olabilir?

Bunun gibi mezheplerden birinin ak dediğine öbürü kara diyorsa, dört büyük mezhebin tamamının anlaşmaya vardığı yorum yok denecek kadar az ise ortada bir değil birden çok yanlış var demektir.

Tasavvufun özden uzaklaşan anlayışı tüm bu gafletlere sebep ve aklın devre dışı bırakılması tüm bölünmelere dayanaktır. O halde bölünmemek, parçalanmamak için bir olmak, birlik olmak lazım gelir ki tüm Müslümanlar ancak kardeştir.

Yorum farkları adı üstünde beşeri akıl yürütmelerdir, zamanla sınırlıdır, coğrafyadan etkilenir, keşifler ve bilimlerle her an değişebilir. O halde hiçbiri kalıcı değildir ve din adına sadece yorumu yapanı bağlar.

Kur’an ise herkes ve her zaman içindir ve herkesi bağlar. Hatta Kur’an’I hiç tanımayan veya reddedenleri de.

O halde doğru olan, şirk kokulu ayrışmalar yerine, Kur’an ile bütünleşme, peygamber sünnetinde buluşmaktır. Zaman iman etmek, kardeş olmak zamanıdır.

Dini bölmek heves ve arzusu ise Kur’an’a savaş açmaktır.

Tarikat ve mezhep üstü yaşam, Kur’an’ın istediğidir. Çünkü Kur’an, aklı yeterli bulur, ilme değer verip öğrenmeyi teşvik eder ama hesabı bireysel tutar. İrade ve özgürlüklerin bir kişiy eteslimine ise karşıdır.

Kaldı ki Kur’an, din adına tartışma üstü tek kişi Hz. Peygamberi ve tek kaynak Kur’an’ı tanır ve tanıtır, diğer kişi ve kitaplara din ve iman adına değer vermez. Çünkü dinin de din dününün de sahibi Allah’tır ve imanı veren ve bilen sadece O’dur.

Hal böyleyken imanı bölmek, dini parçalamak tevhidi ve takvayı değil, kötülük ve karanlığı mutlu eder. Karanlığı mutlu edense ışığa muhtaç kalır.

Tüm tarikat ve mezheplerin ağabeyi ve finansörü durumundakileri görebilmek ve tehlikeyi anlayabilmek ise sadece iman sahiplerine has bir özelliktir. 

Bu yazıyı okudunuz mu?

Dinlerin tahrifi

Dinlerin tahrifinde en büyük pay elbette din içindekilerindir. Dahası tüm dinler evvela kendi dinlerine zarar ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir